![]() |
Sabahattin Gencal, Üsküdar, 2019 |
Bazen
kendi kendime diyorum ki:
Bu
dünyayı kim anladı ki sen anlayacaksın?
Bazen
de, Ne münasebet. Allah (cc) lütfetti ve bizi yarattı. Allah’ın büyük lütfuna mazhar olan bir kul, bir birey olarak dünyayı
da, evreni de, kendimizi de tanıyabilme potansiyeline ve yetkinliğine haiziz.
Bazen
kendi kendime diyorum ki:
Başkaları
yazdı da ne oldu ki sen yazsan ne olacak?
Bazen
de, Ne münasebet. İslam’da esas olan
bireysel sorumluluktur. O halde topluma karşı sorumluluğumuz yerine
getirmeliyiz. Topluma karşı sorumluluğunu yerine getirmeyi düşünemeyenler,
bence hiçbir sorumluluğu yerine getiremezler. Neden mi? Çünkü bireysel yaşam
mümkün değil de ondan. Topluma karşı sorumluluğu yerine getirmenin bin bir
çeşidi vardır. Yazmak bunlardan sadece biridir. Elimizden başka bir şey
gelmediğine göre yazmaya devam etmeliyiz.
Ne
yazıyoruz ki, yazdıklarımızın ne yararı oluyor ki?
Doğrudur
belki dişe dokunur bir şey yazamıyoruz; ama bizden genç olanların zerre kadar
da olsa düşünmesini sağlayabilirsek... Düşünür
mü oldun mübarek? Haşa. Demek istediğimiz şudur: Olur ya bir okurumuz; nerdeyse
bir ayağı çukurda olan, klavye başına zor gelen, üstelik de artık iki lafı bir
araya getiremeyen hocamız yazmayı
toplumsal bir görev olarak kabul ediyor ve bu görevi yapmak için çırpınıyorsa
bunda bir hikmet olsa gerek vb. diye düşünür... Umulur ki böylesine
düşünenler toplumsal görevlerini ihmal etmezler.
Bazen
diyorum ki:
Hep
genel, hep kapalı yazmak, yazmak mıdır?
Bazen
de elbette genel yazacağız ki ileride de toplumu böyle germeye çalışanlar da
ibret alsın. Elbette genel yazacağız ki, herkes insanı diğer canlılardan ayıran
konuşma ve yazma yeteneğini insan gibi kullanmaya çalışsın. Elbette genel
yazacağız ki... Uzatmayalım. Uzatırsak Marsa kadar yol olur değil mi?
Kapalı
yazmaya gelince; bazı bahçıvanlar tohumu eker, sonra kuşlar yemesin diye
üzerlerini kapatır. Bizimkisi de o misâl. Güzel bir örnek değil mi? Birilerinin
her yerde kuşları var. Açık yazsak pıırrr diye uçup...
Yazıya
öyle kapalı havası veriyorum. Sanki okkalı bir yazı gibi. Sanki çoook şeyler
biliyor da yazmıyormuş gibi.
Yok
be. Okurdan farklı olarak hiçbir şey bilmiyorum. Her şey açık açık yapılıyor.
Ne derler; “korku bilmez soyumuz.” Gerçekten “Korkusuzlar Filmi” senaryosu
yazmak gerek. Böylesini yazabilenlere yazar derim ben. Yoksa bizim gibi kem gün
edenlere, değil yazar hiçbir şey denmez.
Çırpıntıkça
batağa saplananlar gibi ben de yazdıkça faul yapma olasılığı artıyor.
Bize,
faul yapmak yakışmaz.
Sabahattin Gencal, Çekmeköy-İstanbul, 13.01.2021
Merhabalar Sabahattin Hocam.
YanıtlayınSilUsta ve tecrübeli sporcular faul yapmazlar. Elbette sizin gibi usta ve tecrübeli eli kalem tutan yazara da faul yakışmaz. Sizin zaten faul yapma ihtimaliniz olamaz. Siz faul yapmaktan asla korkmayın hocam. Açık ve kapalı yazma konusuna gelince. Elbette yazılarımızda vermek istediğimiz mesajlarımızı kamufle etmeden çok açık, net ve anlaşılır bir şekilde vermeliyiz. Tabi toplumu germeden.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun. Sağlıklı ve hayırlı günler dilerim.
Merhaba Recep Bey Kardeşim,
Silİlginiz ve yorumunuz için teşekkür ederim.
Faul yapmaktan korkunca faul yapma ihtimali de artıyor. Dediğiniz gibi korkmamak gerek; ama doğrusunu söylemek gerekirse korkuyor değilim.
İnşallah korkusuz yazacağımız günleri de görürüz.
Hayırlı günler dileğiyle selâm ve sevgiler...