Gerçek yaşamın ucunda oyalanıp
dururken 2010’larda sanal yaşama adım attım. Açık deyişle İnternet Okyanusunun
kıyılarındayım. Kıyılarda olma duygusu çok yaşanılan; ama anlatılamayan
duygulardandır. Benim gibi 80 yaşında yani gerçekliğin ucunda, sanalın
kıyısında olanlar vardır belki. İşte, ancak onlar anlayabilir beni. Tabii, bir
de siz sevgili okurlarım...
Kıyılarda olmak tehlikelidir. Ya okyanusa
dalacaksınız ya da hiç girmeyeceksiniz. Benim gibi hep kıyılardaysanız en hafif
esintilerde karaya vurmuş balık gibi olursunuz. Kaldı ki bu son zamanlarda
dalga boyları arttı. Kırılan dalgalar sahilleri dövüyor zaman zaman... Tabii,
olan da biz garibanlara oluyor her zaman. Seriliyoruz kumlara. Sonra? Yine düşe
kalka kıyıdayız. Hep böyle geçti bu son seneler...
Kendimi anlatabilmem için böyle
benzetmelere başvuruyorum. Başka türlüsü olanaksız. Bir ton kelime kullansam
yukarıdaki satırların sezdirdiğini açıklayamazdım.
Siz, sezgileri de kuvvetli
arkadaşlarım. Sizlere söyleyeceklerimi bir çırpıda söyleyemiyorum.
Mahcubiyetimden dilim dolaşıyor. “Söz / boğaz dokuz boğumdur.” derler ya...
Şimdiye dek her boğumda / düğümde düşündük, ölçtük, biçtik, şöyle ettik, böyle
ettik; kısaca kafa yorarak anlatmaya çalıştık. Anlayan anladı bizi; ama
anlamayanlar da çıktı. Onların da canı sağ olsun...
Devir değişeli çok oldu. Şimdilerde
herkes sözünü esirgemez oldu. Herkesin birbirini kırdığı bu döneme karşı
direnmeye çalıştım doğrusu. Ama gördüm ki zerrece olumlu katkım olamadı.
Olamazdı da. Suların yukarı doğru akıtılamayacağını göremedim. Aslında dinamo,
motor vb. teknolojiyle sular yukarı doğru akıtılabilir; ancak bizde o donanım
yok. Onun için her projemde başarısız oldum. Kısaca değineyim:
Şi-Lâm (Şişeli Lâmba, aydınlatma
projem) tutmadı.
HEEY (Hukuk+Eğitim+Ekonomi+Yönetim
öncelikli projem) yerle bir oldu.
Sa-Gen (Yazarlar Grubu) projemiz de
tutmuyor gibi. Tutmayacak gibi demek daha doğru. Çünkü dönem mi dersiniz, ortam
mı dersiniz, iklim mi dersiniz, egemen güçler mi dersiniz; ne derseniz deyin
her egemen yazarların susmasını istiyor. Tabii yazarlar da çekiniyor. O kadar
ki Sabahattin Gencal gibi özene bezene yazsanız da, kırmamak için kelimeleri
dokuz filtreden geçirseniz de suçlanmaktan kutulamazsınız. Şunu ima ettiniz,
şunu kinayeli kullandınız, Şuraya fazladan bir nokta koydunuz vb. der ve
sizleri suçlarlar. Bu yetmezmiş gibi soruşturmalarda, yargılamalarda zihninizi
okumaya kalkarlar... Ve al başına belâyı... Böylesi durumlarda “Yazmaya yürek
ister.” Valla, ben de o yürek yok. Kalp ritmim bozuk zaten. Bir kalp ki pır pır
ediyor içimde. Kaygı bozukluğumu da sormayın. Bu günlerde öyle kaygılanıyorum
ki sormayın. Aklı başında olan, vatanını, milletini düşünen böyle işler yapmaz
diyorum ve kötü kötü senaryolar kuruyorum. Allah devletimize ve milletimize bir
zeval vermesin.
İnşallah bize de bir zeval vermez
Yüce Rabbimiz. Tabii, bütün önlemleri almalıyız ki siz değerli arkadaşlar,
yazmamakla bu önlemi almış bulunuyorsunuz. Bunu sitem olarak söylemiyorum.
Doğruya ne denir?
1965’lerde sendika kurmaya çalışan öğretmenlere,
sendika neyinize kanarya sevenler derneği kurun diyenler vardı. Nedense o
aklıma geldi. Sa-Gen Yazarlar Grubu’na da farkındalık yaratmak sizin neyinize,
doğal güzellikleri anlatın. Çiçeklerden böceklerden; zülfü yâre dokunmayacak
anılardan söz edin vb. diyenler olur mu bilemem. Böyle diyenler olursa hiç
birimiz bu sözleri kaldıramayız.
Sadede gelelim. Kıyılarda dolaşırken
başta Şi-Lâm ve HEEY projelerim olmak üzere birkaç projemi, istemeyerek de olsa
sonlandırdım. Ancak Sa-Gen Yazarlar Grubu Projesini tek başına sonlandırma
hakkını kendimde göremiyorum. Arkadaşlarıma karşı zerrece saygısızlık yapmak
istemem. Ben hal-i pür melalimizi dolaylı
biçimde de olsa anlattım. Sa-Gen’in devam etmesi veya etmemesini sizin
kararınıza bırakıyorum. Tamam mı, devam mı? Lütfen oylamaya katılınız. Bir oy
bir oydur. Salt çoğunluğun kararına göre çok cılız olarak seyreden projemizi ya
tamam diyerek sonlandıracağız ya da yılbaşından itibaren korkulara karşı
durarak kelimeleri konuşturacağız.
Sahile vuran dalgaların sesini
duyanlar benim de sesimi /söylemek istediğimi duyabilirler.
Hayırlı olması dileğiyle...
Sabahattin Gencal, 26. 12. 2023