Ramazan Bayramı’nın gelmesine çok az
kaldı. İnşallah biz de bayrama kavuşuruz. Bu kavuşma nasıl bir kavuşmadır
acaba? Gurbetten gelen babamıza kavuşmak gibi midir? Hapisten çıkan kardeşimize
kavuşmak gibi midir? Sevgilimize kavuşmak gibi midir? Yoksa?
İnşallah bayrama kavuşuruz,
deyişimizi yadırgamayınız. Belli mi olur, bir saniye sonrasına garantimiz var
mı? Bu yazıyı tamamlamaya da garantimiz yok. Onun için Bayram tebriğini öne
almalıyız:
Değerli okurlarımız, gelmekte
olan Ramazan Bayramınızı canı gönülden kutlar aileniz, çevreniz, toplumumuzla
birlikte sağlık ve mutluluk dolu nice bayramlar dilerim.
Bayramın “sevinç, neşe ve mutluluk
günü” olduğunu da unutmayalım lütfen. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin
bu mutluluğu tatması için elimizden geleni yapmalıyız. Tabii, şekerden söz
etmiyoruz. Baklava börekten de… Bir söz, emin olun bütün şekerlemelerden çok
daha kalıcı mutluluk verebilir. Tabii aksi de olabilir. Onun için çok
dikkatli olacağız. Aslında her zaman çok dikkatli olacağız ağzımızdan çıkan her
kelime aleyhimize, on sene sonra bile delil olarak kullanılabilir.
“Boğaz Dokuz Düğüm Atasözünün Anlamı
Nedir?
Atasözünün sözlükte geçen tam hali
"Boğaz dokuz boğumdur, boğa boğa söyler" olmaktadır. Ancak
"Boğaz dokuz boğum" denilmesi de atasözünün anlaşılmasını
sağlamaktadır. Atasözünün anlamına gelecek olursak, Düşünmeden söylenen sözler
hem karşıdaki kişinin canını yakabilir hem de söyleyen kişiye dert olabilir. Bu
sebeple de söylenecek sözler öncelikle düşünülmeli ve tartılmalıdır.”
Aman aman, eskiden derdik ya “Tatlı dil…” Evet, tatlı dil ve nezih davranış
beklenir bizlerden. (Nezih: temiz, saf, güzel)
Diyeceksiniz ki, millet dokuz
doğururken… (Dokuz Doğurmak Deyiminin Anlamı (TDK) Anlam: Yapılması zorunlu
olan bir işi nihayete erdirene kadar sıkıntılı bir süreçten geçmek.”
Anlıyorum, haklısınız tarihin çok
kritik virajındayız. Millet doluya tutulmuş durumda.
Bu durumda insanlarımızın nezih
olmasını bekleyebilir miyiz? Siz nezih olursanız, emin olun herkes de olabilir.
Dolu yağarken bile.
Anti parantez olarak yazacaklarıma da
dikkat edelim:
10-11 yaşlarındaydım. Alayısa yaylasında
en güzel günlerimizi yaşarken arada bir halaz/yağardı. Ortalığı kırıp döker ve budardı.
Ama biz çocuklar ne eğlenirdik… O günleri hatırlamak bile eğlendiriyor beni.
Şimdilerde evden çıkabilseydim o
halazlı günlerdeki gibi eğlenirdim. En
iyisi bu. Her dolu yağışı sonrasında, gösteri, mösteri, miting ve falan filanı
bırakın horon oynayın, harmandalı, zeybek, bar, kaşık, halay ne bileyim
bildiğiniz oyunları oynayın ve neşelenin neşelendirin. Bayram geldi neyime
demeden bayramın hakkını verin.
Tekrar Ramazan Bayramınız kutlu
olsun.
Sabahattin Gencal,
Çekmeköy-İstanbul, 28.03.2025