Fehmi Sağbilge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fehmi Sağbilge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3.11.24

İnsan Olmak ve İnsanca Yaşamak İçin İki Şart

 

Fehmi Sağbilge


Yeryüzünde yaratılan varlıkların en seçkini ve yaratılış itibariyle en güzeli insandır.

İnsan denince insanın fiziki yapısı yani anatomisi ve ruhi yapısı akla gelir. Beden ve ruh bütünlüğü insanı oluşturur elbette.

İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli unsur insanın aklıdır. Bu durumda insan akıl eden, düşünen, sevinen, üzülen ve belli şeylere inanan hem kendine hem de başkalarına yararlı olan bir varlıktır. Onun için yüce kitabımızda; “Biz İnsanı en güzel surette yarattık.” buyurulmuştur.

Tin suresi 2. ayet ilk insandan günümüze kadar şu sorular hep sorulmuştur:

Ben kimim, neyim, niçin yaşıyorum ve hayatımın gayesi nedir? Bu gibi sorular çoğaltılabilir.

İnsan aklıyla iyi ve doğruyu bulur. İyi iyi ayırt eder, iradesiyle de iyi işlere yönelir. Hem kendi şahsına hem topluma yararlı olur veya iradesini kötü yönde kullanır hem kendi şahsına hem de topluma zararlı bir varlık haline gelir.

İnsan iyilik ve güzelliklerle yücelip yükselebileceği gibi yapacağı kötü işlerle de yarattıkların en alt seviyesine düşebilir. İlk insandan günümüze kadar peygamberler, filozoflar ve düşünürler insan merkezli ifade ve söylemlerde bulunmuşlardır. Hem ilahi kitaplar hem de İnsanların oluşturduğu meclisler ve konsüller daima insanı ön plana almıştır.

İnsanlar zaman zaman çok güzel davranmışlar ve güzel eserler ortaya koymuşlardır; zaman zaman da savaşlar, yağmalar ve yıkmalar ile kendi cinslerinden olan insana haksız yere zulmetmişlerdir. İyilik ve kötülük insan eliyle insanlara ulaştırılmıştır. Böyle de devam edecektir.

İnsan yaratılan en yüce varlık olmasına rağmen duygu ve düşüncede bazen sapmalar olmuş. Menfaat çatışmaları sebebiyle “insan insanın kurdu” haline gelmiştir. Tarih boyunca insanlar tecrübe ve birikimlerini kullanarak insan denen bu varlıkla ilgili kanun, beyanname ve düzenlemelere gitmişlerdir. Nihayet 1789'da Fransa'da İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi kabul edilmiştir. Daha önceleri asiller ve köleler gibi ayırım olurken hatta eğlence kastıyla arenalarda insanlar aslanlara parçalatılırken yavaş yavaş bundan vazgeçilmiş ve insanların hukuk bakımından hür ve eşit olduğu fikri benimsenmiştir.

632 yılında Peygamberimiz Veda Hutbesinde; “Ey insanlar! Sizler tarağın dişleri gibi eşitsiniz.” buyurmuşken bu düşünceyi Batı medeniyeti 17. yüzyılda gündemine alabilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in Hucurat Suresi 13. ayetinde; “Ey insanlar, sizi bir erkek bir dişiden yarattık ve sizi tanışasınız diye şubelere kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz kötülüklerden en çok korunanınızdır.” buyurulmuştur. Buna göre insanları erkek, dişi; burjuva veya parya diye ayırmaya gerek yoktur. Yükseklik ve asillik iddiasında bulunmak yersizdir. İnsanları yücelten ve yükselten şeyler kıymet verdiği ve inandığı değerlerdir. Ne mal ile ne de uzun ömür ile insanlık elde edilebilir. Şan şöhret, mal mülk ve evlat dünyanın süsüdür.

İnsan olmak sorumluluk gerektirir insan olarak kalmak ve insan olma hakkına sahip olmak için iki şeye dikkat gerekir. Bunlardan birincisi ilahi ve semavi kitabımızın ortaya koyduğu emir ve yasaklara uymak, iyiye güzele ve doğruya yönelmek. İkincisi ise medeni ve beşeri hukukun ortaya koyduğu şartlara göre sorumluluklarımızı yerine getirmektir.

İnsanım ve insanca yaşama hakkına sahibim diyenlere selam olsun.

Fehmi SAĞBİLGE (emekli öğretmen, eğitimci),

Afyonkarahisar, 29. 09. 2024