1.9.25

Kalem Oynatabilmek

 


KALEM OYNATABİLMEK


Allah’a (cc) şükürler olsun ki kalem tutabiliyorum ve oynatabiliyorum da…

İnsanoğlu, farkında olamadığı nice becerileri için şükürden aciz kalıyor. Bu üzerinde durulması gereken hususun farkına tesadüfen vardım. Böyle tesadüflere ne denildiği de ayrı bir konu. Neyse sadede gelelim:

2025’in temmuz ayında Akyazı’nın Kuzuluk mahallesindeki bir pastanede arkadaşlarla akşam serinliği sohbetindeyiz.

Sevdiğimiz değerli bir edebiyat öğretmeni satın aldığı bir kitabımı sohbet sırasında bana imzalatmak istedi. Biz de altına imza atabilecek bir iki söz karaladık. Anı olur inşallah…

Biraz sonra, daha doğrusu öğretmen arkadaşımız ve onun tanımadığı yanımızdaki, bir gün önce tanıdığımız kişi kalktıktan sonra oğlum Fuat beni etkileyen ve bol bol şükre sevk eden bir konuşma yaptı:

Konuşma yaptı, derken sanki konuya bir ağırlık vermiş olduk. Duyduklarını söyledi diyelim ki daha anlaşılır olsun:

Ben kitabıma birkaç satır yazarken Fuat’ın yanındaki yeni tanıdık (yetmişinde var yok) Fuat’a eğilerek: “Baban yazabiliyor. Maşallah maşallah.” deyiverdi.

Yazabiliyor maşallah, deyişi kitap yazdığımız için değil, kalem tutabildiğimiz, çiziktirebildiğimiz ve oynatabildiğimiz içindi…

Bir an sustum. Oğlum Ahmet de sustu. O zaten genellikle susar. Ben anlıyorum onu. Onda düşünürlüğün ilk belirtileri baş gösteriyor. Neyse buna da bir mim koyup devam edelim:

Fuat, adamın söylediklerini teyit edercesine devam etti…

Bir ay kadar önce beni hastaneye götürmüştü. Doldurulması gereken birkaç evrakı, beni yazamaz zannettiklerinden olacak ona verdiler. Evrakları aldım. Bir güzel doldurdum ve imzaladım. Daha ölmedik, der gibi bir halim mi vardı bilemem. Fuat’ın dediğine göre ilgililer yazılarıma bakıp bakıp durdular. Bu satırlarda övgü (ö)sünü gösteriyor gibi. Ama ben bambaşka duygulara kapılmıştım… Bu da başka bir konu ama yine de değineyim:

Ben, evet, kalem sevdalısı ben aşağı yukarı 25 yıldır klavye ile yazıyorum. Ehh, klavyeye de alıştık ama… ya, ben kalemi nasıl olur da bırakırım. Sorsan, köy enstitüleri mirası üzerinde kurulan ilköğretmen okulu mezunuyum. Diğer öğretmen okullarını küçümsediğim falan yok. Yalnız mazimizin derinliğine işaret ediyorum.

Klavyeye söz yok. Onunla çalışmalarımız devam edecek inşallah. Ancak ondan önce kalemi elime almam gerekir. Tabii, iyi olur, diyeceksiniz ve ekleyeceksiniz; bir nevi temize çekmek gibi olur. Hayır. O “temize çekme” işini ta 1964’te bıraktık. Bursa Eğitim Enstitüsünde Coğrafya öğretmenimiz rahmetli Prof. Dr. Ferruh Sanır: “Hayatın karalaması olmaz.” demişti. Bu söz üzerine karalama defteri tutmayı bıraktık. Yani bu yazdıklarım karalama değil. Klavyeyle de bir kelimesini bile düzeltmeden yazacağız.

Ee, peki. Bu zahmet niye?

Önce aklıma kalemin hatırı geldi. Gerçekten, anlayabilenler için kalemin büyük hatırı vardır. Öyle ki bu yazının başlığını “Kalemin Hatırı” koyacaktım. Bu da başlı başına ayrı bir konu. Ona da mim…

Bir video izledim. Doğru yanlış bilemem. Adam parmaklarını oynatıyor ve her gün şu kadar oynatırsanız kalp sağlığına iyi gelir, diyor. Ben niye bunu düşünmedim? Her gün kalem oynatmak da kalp sağlığına iyi gelir, tecrübeyle sabit. Boşuna “günlük” tutun, demiyorlar. Şimdi de ilmi bir konunun yanından geçer olduk.

Farkında mısınız: Sözde bir konuyu, bir maşallahı anlatacaktık, araya, saymadım ama epeyce konu sıkıştırdık.

Bu sıkıştır kelimesine alerjim var. Milletçe önemli konuları araya sıkıştırıyoruz, torba kanunlar çıkartıyoruz anlamında söylemiyorum. Bu özel bir anının aklıma gelmesi… Bir değerli ağabeyimiz, arkadaşımız bir anısını anlatmıştı da…

Sonuç olarak;

İnşallah, bundan böyle kalemi bırakmayacağız. Eski dostluğumuz, sevdalığımız devam edecek.

Yanlış anlaşılması için bir iki kelâm…

Kalemi oynatmaktan muradımız bayağı yazmak. Yoksa dans ettirmek değil. O iş sanatkârların işi. Ehh, biz de belki horon oynatırız. Tabii kemençeci bulabilirsek. Ah, can çıkar huy çıkmazmış. Çaktırmadan yine bir mim koymuş olduk.

Kalemimle birlikte önünüzde, eğilmek kitabımızda olmadığı için saygı duruşuna geçiyoruz.

Saygı ve sevgilerimizle.

Sabahattin GENCAL, 01. 09. 2025 

 

2 yorum:

  1. Merhabalar Sabahattin Hocam.

    Gerçekten size maş'Allah dyielim de Cenab-ı Hakk sizi kem gözlerden ve her türlü kötülüklerden muhafaza eylesin. Ayrıca size sağlık, sıhhat ve afiyetler versin.

    Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey Kardeşim,

      Çok teşekkür ederim.
      Sizlere de sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler dilerim.
      Selâm ve sevgiler...

      Sil