Sağ olsun bir deneyimli ve kültürlü
ağabeyimiz yazdığı yorumda şöyle diyor: “Algı yaratmadan bir sonuca yönelinmez
ki”
İşte bu yoruma verdiğimiz cevap:
“Değerli Ağabeyimiz ve arkadaşımız,
Bizim çabamız Hac yolundaki karınca gibi, yine Hz. İbrahim'in ateşini söndürmek
için ağzında su taşıyan serçe gibidir. Ancak sizler açık deyişle tüm arkadaşlar
uygun görürse birlik olabiliriz. Hatta bir kampanya açarak kurallarımıza uyan
eli kalem tutanları sayfamıza çağırabiliriz. Bu olabilir veya olamaz. Ancak
olursa dosdoğru bir algı yaratabilir ve doğruya, iyiye, güzele vb erdemlere
yönelebiliriz. Bu düşüncemizi bir yazıyla gruba sunacağım. Hatta uygun
gördüklerinizi sayfamıza davet ediniz, diyeceğim... Hayırlı olur inşallah. İyi
günler dileğiyle saygılar ve sevgiler...”
Değerli Arkadaşlarım,
Bu yorumu yazdıktan sonra da az
düşünmedim. “Algı” kavramı üzerinde çalıştım. Diyeceksiniz ki; “Siz ki eski
İlköğretmen Okulu mezunusunuz. Algıyı bilmez misiniz ki yeniden gözden
geçiriyorsunuz. Ancak, itiraf etmeliyiz ki tüm çabalarımıza karşı bu toplumdaki
bireylerde ALGI FİLTRESİ oluşturamadık. Daha doğrusu böylesi bir çabaya
girenler bir şekilde engellendi.
Özetle toplum zaman zaman algı
bombardımanlarına uğradı. Tabii yanlış algı bombardımanlarından söz ediyorum.
Öyle oldu ki psikolojik, felsefi vb. akademik bir kavram olan algı kavramı
gizli savaş, hipnoz, zehir vb. kavramları hatırlatır oldu.
“Algı yönetimi Amerikan ordusu tarafından
geliştirilmiş bir yöntemdir. Algı yönetiminin hedefi insanların, devlet ve
toplulukların algılarını belli bir yöne kanalize etmektir. Amaç eldeki bilgi ve
duygular vasıtasıyla kitlelerin duyularını ya değiştirmek ya da var olan durumu
olduğundan farklı göstermektir.”
“Askeri operasyonlar ve psikolojik
harpler için kullanılan bu yöntem işe yarayınca halkla ilişkilerin, siyasetin
ve her türlü markanın önemli bir iş kolu haline geldi. Tıpkı 2. dünya
savaşındaki SS propaganda subayları gibi insanların algılarını değiştirmek,
istenen alana kanalize etmek için firmalar ve siyasi partiler çalışmaya
başladılar.”
(https://unsman.com/algi-yonetimi-nedir#:~:text=Alg%C4%B1%20y%C3%B6netimi%20Amerikan.)
Uzatmama gerek yok. ABD Yeşil Kuşak
Projesini, BOP ‘U, Feto’yu hatırlayın. SS propaganda yöntemlerini hatırlayın.
Büyük reklam harcamalarını hatırlayın...
Diyeceğim toplumumuz evet, bu aziz
milletimiz algı operasyonlarında feleğini şaşırmıştır. İşte bunun için, kendi
çalışmalarımız için her zaman karınca kadarınca tabirini kullanır oldum. Ama
keşke kendimize güvenimiz olsa da zamanında bir aydınlatma uğraşına girmiş
olsaydım. Gerçi HEEY projemiz (2011) çok iyi projeydi ama bugün için artık
yetersiz kalır.
Bir de, derleyip düzenleyerek
sunduğumuz Fâtiha Sûresi Tefsiri adlı çalışmamızda ‘2016, Gonca yayınevi)
yazdıklarımıza bir bakın:
"Ey Allah’m, sen BİZİ, razı
olduğun şeylerde ve kendilerine nimet verdiğin kullarını muvaffak kıldığın
doğru söz ve amellerde kararlı olmaya muvaffak kıl."
“Dikkat edilmesi gereken nokta şu ki,
hidayeti sadece kendi şahsımız için istemiyoruz; “Bizi…” diyerek “Bir” olduğumuzu ifade ediyor, bu bilinç içerisinde
Allah’a yöneliyoruz. Hakk’ın davası etrafında toplandığımız, bir araya
geldiğimiz takdirde değer ifade ediyoruz. Dolayısıyla her şeyden önce “Biz”
olmaya, “Bir” olmaya ihtiyacımız var.
“BİZ”
Olabilmeliyiz
Biz olamazsak,
kula kul olmaktan kurtulamazsak
Fâtiha Anahtarını elde
edemeyiz.
Fâtiha Anahtarı olmadan da
ne Kur’anı anlayabilir,
ne âlemlerin sırrına erebilir,
ne de, bize şah damarımızdan daha
yakın olan
Allah’a ulaşabiliriz.
(Sabahattin GENCAL)
...
Her gün Fatiha’yı okuyoruz
dolayısıyla BİZ kelimesi kullanıyoruz. Ancak uygulamada BİZİ ayırma gayreti içinde
olanların istediği gibi oluyor. Bu gaflet değil de nedir?
“Gaflet ve dalalet içinde olanları
aydınlatmak; hıyanet içinde olanları yargıya havale etmek herkesin görevi
olmalıdır. Başka deyişle; herkes elini taşın altına koymalıdır. Bu sadece
bizlerin dileği olarak mütalaa edilmemeli; bunun farz olduğu dikkate
alınmalıdır: İşte ilahiyatçı Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz’un Facebook’taki
paylaşımı:
BİRLİK FARZDIR
Amansız düşmanlarımızın, üzerimizdeki tek umudu parçalanmamız ve
dünya-ahiret kazancı için çalışmamaklığımızdır. O HALDE, BİRLİK OLMAK
MİLLETİMİZ İÇİN FARZ, PARÇALANMAK EN BÜYÜK GÜNAHTIR. BUNDAN ŞİDDETLE
KAÇINMALIYIZ.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunları hatırlatmamızın nedenini, gerçi
anlaşılmıştır ama yine hatırlatalım:
Şahsen üyelerin sayısının çok fazla olmasını istemiyordum ama benim
düşüncem pek önemli değil. Ancak içinde bulunduğumuz şartlarda çoğalmamızda
yarar var. Onun için, başta belirttiğimiz gibi eli kalem tutanlardan
kurallarımıza uyabilenleri sayfamıza çağıralım. Tekrar ediyorum parti
fanatikleri, fikri sabitleri, ideolojik saplantısı olanları; reklam yapanları
çağırmayalım. Kısaca açılışta yazdığımız kural niteliğindeki ifadelere uygun
olanları davet edelim.
Böylece her birimizin katkısı olmuş olur. Açık deyişle “damlaya damlaya...”
Saygı ve sevgilerimle...
Sabahattin Gencal, 11. 09. 2024
Hakkında
Edebiyat, kültür, sanat, farkındalık vb. kavramlar düşünce ve duyguların
formlarıdır /kalıplarıdır. Düşünce ve duygularını, kimi sanatçılar ölçülü
koyar, kimileri de göz kararı. Ama hepsinde, ortak özellik insanlığa olan
manevi yararı...
Yazarlar Grubu Sayfasını ifrat ve tefrite sapmadan orta yoldan, az da olsa
devamlı yürüyerek insanlığa katkı sağlamayı amaç edinen sanatçılar için açtım.
Hayırlı uğurlu olsun.
Umuyorum ki, iyi niyetlerle açtığımız bu yolda gönül dostları bilinçli
sanatseverler yürüyecek.
Yürümek zorundayız...
Sabahattin Gencal (Emekli Öğretmen)
Çekmeköy-İstanbul, 22. 03. 2023