21.10.23

Ben Hâlâ Yeşil Bir Kurbağayım

 



Ben Hâlâ Yeşil Bir Kurbağayım

Aaaa! Neye dönüşmüşüm ben! Bir yeşil kurbağa olduğumun farkına varamamışım. Bu dünyanın hallerini henüz anlayamamışım. Kurbağaların düşündüklerini de, konuştuklarını da hiç duymamışım.

Ben yeşil bir kurbağayım. Derelerde sazlıklarda öten vak vaklayan değil, kaynar kazanda inleyen vah vahlanan bir kurbağayım. Derelerde zıplayıp hoplarken, çocukları peşime takarken kazanda kolum kanadım pişmiş gibi zor hareket edebiliyorum.  Kazandaki günlerimi de tam hatırlayabilecek kafa yok bende öylesine uyuşmuşum.

İlkokulu doğduğum bir orman içi köyde okudum. Sonra okulumu kapattılar. Taşımalı okul olarak ilçe okulunda okudu köylümüzün çocukları. Çok iyi dedim kendi kendime. Öyle ya bir öğretmenin beş sınıfı okutması kolay olmaz. Sonra laboratuvar, oyun sahaları, branş öğretmenleri vb. ile ilçe okulu çok daha yararlı olur, dedim içimden. Sonra bir öğretmene boşuna maaş vermek... Ben bunları düşünürken kazanın suyu ısıtılıyormuş meğer. Vah kafam. Hiç düşünemedim. Evet, köylülerimizin çoğu İstanbul’da, Bursa’da, Kocaeli’nde ve diğer illerde kışın. Onun için köyde öğrenci pek fazla olmuyor. Peki, eskiden köyümüzdeki camilerden sadece bir kadrolu imam vardı. İlkokul taşımalı olunca kadrolu imamların sayısı üçe çıktı. Öğretmene boşuna maaşı düşünürken bu konuyu düşünmek bile aklıma gelmedi. Hocalarımızın arkalarında kaç kişi namaza duruyordu acaba?

Benim mezun olduğum ilköğretmen okullarını da kapattılar. Bazılarını yatılı bölge ilköğretim okulu yaptılar, bazılarını da Anadolu Öğretmen Lisesi. Benim kafa basmadı yine. Belki kazanın suyunun sıcaklığını yükseltmişlerdi. Sonra bölge okulları da... Bunları geçelim. Benim mezun olduğum Eğitim Enstitülerini de kaldırdılar. Daha doğrusu 3 yıldan dört yıla çıkararak Eğitim Fakültesi durumuna getirdiler. Ne güzel değil mi? Ya ya, ben de öyle sanmışım kazandayken. Sonra Yüksek Öğretmen Okullarına da fatiha.

Ne hikmetse hep de benim mezun olduğum okullarla uğraşılıyor. Hukuk fakültelerini çoğalttılar. İlk akla gelen düşünce, çok iyi yaptıkları düşüncesidir. Ama bu okullara gereken önemin verilmemesi, zaten düşüşte olan adaletin dibe vurmasıyla sonuçlandı. Biz hâlâ adalet devletin temelidir, deyip oyalanmaya devam ediyoruz.

Sonra yine benim mezun olduğum Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsünü ’nün havasını aldılar. Geç bile kaldılar,  bu okuldan liyakatli yöneticiler yetişiyor ya. İşlerine gelir mi?

Bütün Genel Merkezdeki görevlileri, yetmedi bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlerini, yine yetmedi, lise ve ortaokul müdürlerini, yine yetmedi ilkokul müdürlerini, tabii istisnalar hariç İlahiyat fakültelerinden ve Yüksek İslam Enstitüsü mezunlarından seçtiler... Niye olmasın neticede sınavla alınıyorlar. Helâl olsun sınavları kazanıyorlar ya... Yanlışsa günahları boyunlarına, daha sonra öğrendik ki kamu yönetimin ince damarlarına kadar sızan, sözde dindar; ama Cumhuriyet düşmanı bir grup diğer dallarda yaptığı hileleri bu sınavlarda da yapıyorlarmış.

Tabii içinde bulunduğumuz kazanın altına birileri odun atmaya devam ediyor ki biz uykudan uyanamıyoruz. Milli Bayramların kutlanmalarının ertelenmesi veya öylesine yapılması, müfredatların da değişmesi dikkatimizi çekmiyor. O kadar ki çağ ilerliyor, güncelleme yapmak gerekir, diyoruz uyuşmuş kafalarla.

Fırsat fırsattır diyor, bazıları. Parlamenter sistem rafa kaldırılırken, yerine konan sistemin daha doğru ifadeyle sistemsizliğin neye varacağı hakkında en ufak tahminimiz dahi yok.

Ben suyun 99 derece olduğu kazanda her yanı uyuşmuş olarak yatarken geçmişi gözlerimin önünden geçirebildim ancak. Siyasetin düştüğü durumu, hukukun, milli eğitimin, ekonominin, yönetimin vb. içler acısı durumunu doğru dürüst ortaya koymak, sonra mevcut ortamda, mevcut koşullarla bunları geliştirmeye çalışmak da başta uzmanlarımız olmak üzere yurdunu ve milletini seven her bireyin öncelikli görevi olmalıdır.

Ben hâlâ yeşil bir kurbağayım kaynar kazanda. Bir mucize olur da tekrar insan olabilirsem, tabii Allah (cc) ömür de verirse ant olsun ki emperyalistler ve onların işbirlikçileriyle; laik, demokratik, sosyal, hukuk devletimize, açık deyişle Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olanlarla mücadele edeceğim. Bu mücadele, elbette kaynar kazanda uyuşa uyuşa her şeye alışmaktan daha insanıdır. İnsan onuruna yani bize yakışanıdır.

Sabahattin Gencal, Çekmeköy-İstanbul, 21. 10. 2023

2 yorum:

  1. Merhabalar.
    Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman olanlarla mücadele edecek her neferin kulu kölesi olurum.
    Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey Kardeşim,
      Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
      Türkiye Cumhuriyeti'ni çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmak için milli birlik ve beraberlik içinde hepimiz çok çalışacağız. İnşallah da başarılı olacağız.
      Hayırlı günler dileğiyle sel3am ve sevgiler...

      Sil