16.12.24

Hayret-zede Olduk Şimdi

 

Hayret ki ne hayret! Meğer hayret neymiş de biz bilmiyor muşuz hayret! Az biraz okuyunca hayrete düştüm. Bir benzetme ile söyleyelim/ yazalım: İtalyan Çukuruna düştüm sanki. Hayret etmeyin yoksa siz de benim gibi hayretler içinde kalırsınız açık deyişle hayret-zede olursunuz.

Şimdi, hayret ederek bu satırları okumaya başladınız herhalde. Durun biraz! Eğer yanınızda birileri varsa ya da odaklandığınız bir işiniz varsa okumayı erteleyiniz. Evet, bu yazı özellikle odaklanmayı gerektiren bir yazı. Hayretler içinde okunması gereken bir yazı.

Doğru söyleyin; meraklandınız mı hiç? Yoka, bu satırları yazanı garipsediniz mi? Yadırgadınız mı yoksa? Yoksa tuhaf mı buldunuz? Niye bir cevap yok? Niye şaşırıp kaldınız?

Çok mu üzerinize geliyorum? Yoksa bu adam kafayı sıyırdı mı diyorsunuz? Kınamayın. Bakarsınız kınadığınız gibi olursunuz, çoğa varmaz siz de kafayı yersiniz. Belli mi olur, bir de bakmışsınız ki bu satırları yazan gibi hayret-zede olmuşsunuz. Hayret de hayret, sanki başka kelimelerin kökü kurudu.

Hele dur biraz. Hele bir soluk al da anlat, diyenleriniz olur mu? Olur mu olur. Onun için anlatmadan geçmeyeceğim. Eyvah! Yandı gülüm keten helva. Bu da neden aklıma esti dersiniz. Çok sevdiğim ve takdir ettiğim bir arkadaşım, uzun uzun yazılarımı görünce “kafamızı yakacaksınız” gibi bir lâf etmişti. Bu da bir şey değil. Bir yazının altındaki yorumlardan birinde kafaların contasının bozulmasından söz ediliyordu.


Samimiyetle söyleyin: nasıl gidiyor yazımız? Yoksa taaccüp mü ediyorsunuz? Hayır hayır nolamaz. Taaccüp sayfasını kapatalım. Kapattık diyelim. Hayretamiz söylemlere de ara verelim.

Şimdi kısa kısa mesajlar. Grup yönetişinden bildiriliyor:

 

Efendim, SAGEN yazarlar Grubuna yakın tarihte birkaç değerli arkadaşımız katıldı. Merak ediyorum katılma nedenlerini. Yine merak ediyorum katılımdan sonraki düşüncelerini. Hayal kırıklıkları çok fazla olmadı inşallah. Hele dur hele dur. Bu kırıklıklar artmasın da…

Facebbok otomatı bu yeni üyeleri kaydediverdi. Ama? Bana hiçbir şey söylemedi. Eskiden öyle miydi? İkide bir. Yeni üyelerimize hoş geldiniz, deyiniz. Aktif üyeleri, en etkin üyeleri belirleyiniz. Etkinlik yapınız… Ya, peki, biz neciyiz burada. Robota benzer yanımız var mı? Sonra bizim üyeleri ne sandınız? Geç öyle yapmacıkları…

Facebook otomatı bana küstü mü, benimle alakayı kesti mi, bilemiyorum. Belki de şöyle diyordur:

Zaten üyeleriniz sayfanın yolunu, hatta ismini unuttu. Üyeleriniz başka sosyal medya mecralarında. Sen ne yaparsan yap. Hayret, bu robot doğru demiş olmasın.

Bakınız bir de şunu söyleyeceğim: Bizde eski üye yeni üye kavramı yok. Biz her daim yeniyiz. Biz eskimeyiz, kümeyiz, edilgen olmayız. Biz biziz.

Değerli yeni üyelerimiz. Ben leb dedim. Gerisini anlamışsınızdır. Haa, şunu da belirteyim: Bu sayfayı açmasına ben açtım ama sayfa benim değil. Sayfa hepimizindir. Onun için ister yazın ister yazmayın. Nasıl yayınlanacağını biliyorsunuzdur. İşimize gelirse yayınlarız. Ya, bozulmayın. Bozulmanız dayanamam ama ne kadar hayret ederseniz ediniz.

Benim durumuma gelince, benim kafama format atma zamanı geldi de geçiyor. Nasıl olduğumu bir benzetme ile anlatayım:

Bir şey için mutfağa gidiyorum. Orada sarı sarı altın sarısı Trabzon kurabiyesi, çocukluğum geliyor aklıma almasam olmaz. Ama bu mutfağa niçin geldiğimi unutuveriyorum.

Yaygın bir söz var bilirsiniz: Aynen. Ben bu yazıyı niçin yazmaya başlamıştım. Başlamıştım diyorum, çünkü iki gün önce başladım. Sözde;

Yeni üyelere hoş geldiniz, safalar getirdiniz diyecektim, Sonra;

Daima yeni kalan üyelere, hadi gayret biraz. Yeni arkadaşlara örnek olun. O güzelim satırları bi döktürün, diyecektim. Sonra bu hayret kelimesine rastladım ki şaşırıp kaldım.



Hemen internette Trekking yapıverdim. Doğada bastonla bile gezemezken internette ohoo. Hayretle ilgili bazı notlar aldım. Bazı kaynaklar buldum. Hayret ki ne hayret ucu bucağı yok. Bıraktım.  Şu kadarını söyleyeyim:

Günlük yaşayışımızda hayret var.

Felsefede hayret hayret üstüne.

Tasavvuftaki hayretleri hiç sormayın.

Boşuna İtalyan Çukuruna düştüm demiyorum. (Tuzla’da yedek subaylığımı yaparken Pentatlon alanında az çabalamadım. Hele İtalyan Çukuru. Duyduğuma göre bizden sonra kapatmışlar bu çukuru. Hayret ediyorsunuz değil mi? Ya, bizim hoca ve Pentatlon sahası(?!) Ama benim mesirelerdeki ve yaylalardaki peformansımı bilenler hiç hayret etmezler.) Ancak şimdi bunları düşünmek bile beni hayretzede yapıyor.

Hayret üzerine yazı yazamayacağım. Ben kolay kolay pes etmezdim ama elimde başka konular var. Hayreti sağlık olursa başka baharlara bırakıyorum. Ama aldığım notları yayınlıyorum. Bakıp bakmamakta elinizde yani paşa keyfiniz bilir.



Değerli üyelerimiz, kafam şimdi yerinde değil. Onun için yerine gelirse şayet birkaç gün sonra veya 2025’e az kala yeni duyurularımı bekleyiniz.

Hem siz de biraz daha sakinleşmiş olursunuz. Biraz daha düşünürsünüz. Öyle ya bugüne bugün Sagen Yazarlar Grubu üyesisiniz.

Hayret kelimesini kullanmadan bir sonuç paragrafı yazmak istiyorum. Olmuyor. Neyse yazmış olduğumu varsayın.

Sabahattin Gencal, 

Çekmeköy-İstanbul, 16.12.2024

 

  Not: Hayret! Ben bu kadar görsel kullanmazdım. Ne oldu kiiiiiiiiiii

Az buçuk da karışıklık..........

 

HAYRET

i. (Ar. ḥayret)

1. Bir durum veya bir şey karşısında ne yapacağını ne hüküm vereceğini bilememe, şaşırma, şaşırıp kalma, şaşkınlık: (…)

2. ünl. Şaşkınlık ifâdesi olarak kullanılır; şaşılacak şey: (…)

Hayret etmek: Şaşırıp kalmak, hayret duymak:

(Kubbealtı Lugatı, https://lugatim.com/s/hayret)

HAYRET-ZEDE

( ﺣﻴﺮﺕ ﺯﺩﻩ )  birl. sıf.  (Fars.zede    tutulmuş, yakalandı” ile) Hayrete düştü, şaşırıp kaldı:  Hayret-zede olmasın mı âdem  (Muallim Nâci).

*

Hayret, tuhaf bulmak ve şaşırmak manasına gelir. Bu kelime garipsemek ve yadırgamak manasında da kullanılır. Kelimenin fiil hali hayrete düşmek ve hayretler içinde kalmak şeklinde yazılır.

*

Hayret eş anlamlısı nedir?

(fiil) merak etmek, hayret etmek, şaşmak.

*

10. sınıf felsefe hayret nedir?

Hayret, kişinin bir şeye kendini kaybedercesine, hayranlıkla bakması (teoria/nazar) demektir ki bu da en azından o kişinin o şeyi bilmediğini bildiğinin bir kanıtıdır; dolayısıyla felsefe yapmak isteyenler için bilgisizlik (cehalet) bir kusur değil aksine bir olanak iken, hayret duygusundan yoksunluk (gaflet) felsefe ...

*

*

Sözlükte “şaşırmak, yolunu kaybetmek” anlamına gelen hayret kelimesini sûfîler, bir tasavvuf terimi olarak çeşitli tasavvufî makamlara göre özellikle mârifet ve yakīn kavramlarıyla birlikte kullanmışlardır. Allah’ın varlığı ve onun keyfiyeti hakkında olmak üzere iki hayret türünden söz edilmiştir (Hücvîrî, s. 488). Allah’ın varlığı konusunda hayret şirk ve küfür, O’nun keyfiyetiyle ilgili hayret mârifettir. Çünkü O’nun varlığından ârifin şüphesi yoktur; keyfiyeti konusunda ise insan aklı hiçbir bilgiye sahip değildir. Buna göre Hakk’ın keyfiyetini anlama çabası içinde hayrete düşmek yakīn alâmetidir. Bu anlamdaki hayret de bir tür mârifettir. (Erhan Yetik)

https://islamansiklopedisi.org.tr/hayret#:~:text=S%C3%A2likin%20Hakk'a%20ula%C5%9Fmas%C4%B1%20anlam%C4%B1nda%20bir%20tasavvuf%20terimi.

*

Bilgelik hayret etmekle başlar' diyor Sokrates. Merak etmeden ve hayret etmeden bilgeliğe ulaşılmaz. (Felsefe Kulübü)

*

Kafayı sıyırmak la son bulur nerden mi biliyorum ilk başlar da hayret ediyorsun sonra ha ha gayret derken bide bakmış sın contalar yanmış en azından bende öyle oldu. (Ibrahim Öden)

*

Özümseme kapasitemizi artırmak huşu deneyimimizi de etkileyecektir. Dikkatimizi doğadaki ayrıntılara odaklamak için yapabileceğimiz şeyler vardır: Dikkatimizi sadece mevcut deneyime odaklamak, dikkat dağıtıcı şeylere karşı direnmek, dikkatinizin dağıldığını fark ettiğiniz anda kendinizi yeniden şimdiki zamana geri getirmek gibi. Çaba gerektiren bu deneyime yatkınlık oluşturabilmek için bilinçli farkındalık egzersizlerinden yardım alınabilir. Varlığın karşısında hayretimizi iliklerimize kadar duyumsayabilmek! Ne büyük bir imkân! İşte bu yüzden huşumuzu, hayretimizi, merakımızı ya da maneviyatımızı artırabilecek yeni deneyimlere açık olabilmek ne güzel. (Derleyen: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz, Huşu ve Hayret Arasında Bir Yer: Doğa, 22.03.2021, https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/husu-ve-hayret-arasinda-bir-yer-doga)

*

Kelime anlamına bakıldığında, hayret, “şaşma, şaşkınlık” demektir. Ancak gerek tasavvufî, gerek felsefî açıdan “şaşmak” fiiline göre daha derin bir anlama sahiptir. Tasavvuf terimi olarak “marifet ve yakîn” kavramlarıyla iç içedir. Buna göre hayret, Yaratıcıyı tanımakla ve evrendeki varlıkların maksadının yalnızca “O” olduğunu anlamakla ilişkili bir kavramdır.       

[Https://islamansiklopedisi.org.tr/hayret]

*

Bir şeyi elde etmek, nihayetinde gayret ister. Öyleyse hayret ile seyr-i âleme de samimî gayret gerek. Vesselâm…

(https://haberajandanet.com/Article/hayret-ile-seyr-i-alem/u0F43yGuGtk3fg0ySpHm)

*

Hayret, Allah hakkında hırslı olmakla, ümitsiz olmak, aynı şekilde korku ve rıza, tevekkül ve recâ arasında bir duraktır. Divan şiiri terminolojisinde sâlik olan âşığın hayret makamından sonra ulaşmak istediği ana hedef ise cünûniyettir. Delilik, aynı zamanda aşktan dolayı aklı başından gidenin söylemleri içinde bir bilgelik veya tasavvufi anlamda ilahi bir yönelme de görülebilmiştir. Böylece normal insan için doğal ve arzu edilebilir bir duyuş olan aşk, deliliğe bürünerek gizemli bir hâl almıştır. Şiirde delinin varlığı, aslında akıllının dünyasını tanımlamak içindir. (Abdulkadir Erkal, ‘Hayret’ten ‘Divâne’liğe Divan Şiiri,

https://openaccess.artvin.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11494/4021/abdulkadir_erkal.pdf?sequence=1&isAllowed=y)

*

Gel hayrete dal bir yol, Kendin unut O’nu bul, Koy gafleti hazır ol, Mevla görelim

Neyler, Neylerse, güzel eyler…” (İbrahim Hakkı, Tefvizname, antoloji. Com)

*

JOSTEIN GAARDER, (Sofie’nin Dünyası): “İyi bir filozof olmak için gereksindiğimiz tek şey hayret etme yeteneğimizdir.” ( https://t24.com.tr/k24/kitap/sofie-nin-dunyasi,571)

*

Hayret iradeden önce gelir. Evet, hayret etmeden önce durup düşünmeyiz, bunun kararı bize ait değildir. Fakat aksine, karar vermek ve bir irade sahibi olmak, varlığını hayret edilende yeşeren fikirlere borçludur. Kendimizi tanımlarken sayıp döktüğümüz hünerleri düşünün, hangi birini edinirken bizden onay alındı? Onay alınacak olan ben bu hünerlerin üstünde filizlenmedim mi? (https://t24.com.tr/k24/kitap/sofie-nin-dunyasi,571)

*

Hayret alıp aklımı oldum hamûş / Dehşetim idrâk ederim gâh gâh / (Şeyh Gâlib TcB 1) (Hayret aklımı başımdan aldı ve dilim tutuldu, yer yer bu dehşetimi idrak ederim.)

*

Arapça, “şaşmak, şaşırmak” gibi anlamlara sahip olan hayret, tasavvufta, kalbe gelen bir tecelliyle salikin düşünemez ve muhakeme edemez hâle gelmesidir. (Uludağ 1995: 231)

*

Hayret etmek zihnimize egemen olmuş tüm yargıları askıya almak demektir, tüm kanaatleri birkaç dakika da olsa susturmak ve çınlayan yeni bir fikre kulak vermek… İşte insanoğlunun en güçlü olduğu an. Bu an hayret etme, kavrama, öğrenme ânıdır ve filozofun hiçbir zaman kazanamadığı bilgelik/Sofistlik diploması bu anların içinde anlamsızlaşır. (https://t24.com.tr/k24/kitap/sofie-nin-dunyasi,571)

*

Jaspers’e göre felsefe yapmanın kaynağı varlıklara karşı duyduğumuz şaşkınlık ve meraktan ileri gelir. Aynı zamanda kuşku ve yitmişliğin bilinci de bizi bu etkinliğe yöneltir. Şeylere duyulan hayret insanda anımsatma, saptama ve koruma işlevi ile gerçekleşir. (Uybadın, 2014:37)

*

Hayret edilesi ve aklın, mantığın almadığı öyle şeyler yaşanıyor ki; bunların hayretle karşılanmaması bile korkunç bir felakete ve çürümüşlüğe tekabül ediyor.

Hayret edilmesi gereken her haltın ve her zilletin normalleştiği bir zillet çağında yaşıyoruz.

(Https://iktibasdergisi.com/2022/10/08/hayret-neden-kimse-hayret-etmiyor/)

*

Hiçbir dahi, biraz çılgınlık karışımından yoksun olamaz. (Aristoteles),

https://cahitcengizhan.com/unlu-dusunurler-ve-sozleri/)

*

Hayret kavramı felsefenin doğuşunda önemli bir yere sahiptir. İlk çağ filozofu olan

Sokrates hayret için şu cümleyi kullanmıştır: “Hayret etmek bir filozofun hissidir ve

felsefe hayret etmekle başlar.” (https://onedio.com/haber/idama-mahkum-edilen-filozofsokrates-ten-32-ozlu-soz-570389).

*

Hayret veya taaccüp etmek, meraktan farklı olarak, herkesin “normal” karşıladığı olay ve olgulardan ahlaki bir duygulanımla şaşkınlık/hayret içine düşmek, tuhaf bulmak, “olağan-üstü” olarak görmektir. Hayreti doğuran sorular: “Bu, niçin başka türlü (kaos) değil de böyle (düzenli) oluyor?” ve “Bu nesne/şey, niçin, yok değil de var?” dır. “Hayranlık”, bu duygudan gelir. Wittgenstein’ın: “Varlığın, ‘nasıl’ olmasındansa; ‘olması’ daha hayretamizdir” cümlesi, bu durumu ifade eder. (İlhami Güler)

(https://www.perspektif.online/dusunmenin-uc-dinamigi-ve-din/)

*

 

.

 

Platon, Aristoteles, Jaspers ve Heidegger’e Göre Hayret Kavramı

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/938016

*

Abdulkadir Erkal, ‘Hayret’ten ‘Divâne’liğe Divan Şiiri,

(https://openaccess.artvin.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11494/4021/abdulkadir_erkal.pdf?sequence=1&isAllowed=y)

*

İlhami Güler, Düşünmenin Üç Dinamiği ve Din,

(https://www.perspektif.online/dusunmenin-uc-dinamigi-ve-din/)

*

Nilgün Köksalan, Hayret ile seyr-i âlem, 29.01.2023,

(https://haberajandanet.com/Article/hayret-ile-seyr-i-alem/u0F43yGuGtk3fg0ySpHm

 *

Hayret, neden kimse hayret etmiyor?

https://iktibasdergisi.com/2022/10/08/hayret-neden-kimse-hayret-etmiyor/

*

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder