Hayret
ki ne hayret! Meğer hayret neymiş de biz bilmiyor muşuz hayret! Az biraz
okuyunca hayrete düştüm. Bir benzetme ile söyleyelim/ yazalım: İtalyan Çukuruna
düştüm sanki. Hayret etmeyin yoksa siz de benim gibi hayretler içinde
kalırsınız açık deyişle hayret-zede olursunuz.
Şimdi,
hayret ederek bu satırları okumaya başladınız herhalde. Durun biraz! Eğer
yanınızda birileri varsa ya da odaklandığınız bir işiniz varsa okumayı
erteleyiniz. Evet, bu yazı özellikle odaklanmayı gerektiren bir yazı. Hayretler
içinde okunması gereken bir yazı.
Doğru
söyleyin; meraklandınız mı hiç? Yoka, bu satırları yazanı garipsediniz mi?
Yadırgadınız mı yoksa? Yoksa tuhaf mı buldunuz? Niye bir cevap yok? Niye
şaşırıp kaldınız?
Çok
mu üzerinize geliyorum? Yoksa bu adam kafayı sıyırdı mı diyorsunuz? Kınamayın.
Bakarsınız kınadığınız gibi olursunuz, çoğa varmaz siz de kafayı yersiniz.
Belli mi olur, bir de bakmışsınız ki bu satırları yazan gibi hayret-zede
olmuşsunuz. Hayret de hayret, sanki başka kelimelerin kökü kurudu.
Hele
dur biraz. Hele bir soluk al da anlat, diyenleriniz olur mu? Olur mu olur. Onun
için anlatmadan geçmeyeceğim. Eyvah! Yandı gülüm keten helva. Bu da neden
aklıma esti dersiniz. Çok sevdiğim ve takdir ettiğim bir arkadaşım, uzun uzun
yazılarımı görünce “kafamızı yakacaksınız” gibi bir lâf etmişti. Bu da bir şey
değil. Bir yazının altındaki yorumlardan birinde kafaların contasının
bozulmasından söz ediliyordu.
Samimiyetle
söyleyin: nasıl gidiyor yazımız? Yoksa taaccüp mü ediyorsunuz? Hayır hayır nolamaz.
Taaccüp sayfasını kapatalım. Kapattık diyelim. Hayretamiz söylemlere de ara
verelim.
Şimdi
kısa kısa mesajlar. Grup yönetişinden bildiriliyor:
Efendim,
SAGEN yazarlar Grubuna yakın tarihte birkaç değerli arkadaşımız katıldı. Merak
ediyorum katılma nedenlerini. Yine merak ediyorum katılımdan sonraki
düşüncelerini. Hayal kırıklıkları çok fazla olmadı inşallah. Hele dur hele dur.
Bu kırıklıklar artmasın da…
Facebbok
otomatı bu yeni üyeleri kaydediverdi. Ama? Bana hiçbir şey söylemedi. Eskiden
öyle miydi? İkide bir. Yeni üyelerimize hoş geldiniz, deyiniz. Aktif üyeleri,
en etkin üyeleri belirleyiniz. Etkinlik yapınız… Ya, peki, biz neciyiz burada.
Robota benzer yanımız var mı? Sonra bizim üyeleri ne sandınız? Geç öyle
yapmacıkları…
Facebook
otomatı bana küstü mü, benimle alakayı kesti mi, bilemiyorum. Belki de şöyle
diyordur:
Zaten
üyeleriniz sayfanın yolunu, hatta ismini unuttu. Üyeleriniz başka sosyal medya
mecralarında. Sen ne yaparsan yap. Hayret, bu robot doğru demiş olmasın.
Bakınız
bir de şunu söyleyeceğim: Bizde eski üye yeni üye kavramı yok. Biz her daim
yeniyiz. Biz eskimeyiz, kümeyiz, edilgen olmayız. Biz biziz.
Değerli
yeni üyelerimiz. Ben leb dedim. Gerisini anlamışsınızdır. Haa, şunu da
belirteyim: Bu sayfayı açmasına ben açtım ama sayfa benim değil. Sayfa
hepimizindir. Onun için ister yazın ister yazmayın. Nasıl yayınlanacağını
biliyorsunuzdur. İşimize gelirse yayınlarız. Ya, bozulmayın. Bozulmanız
dayanamam ama ne kadar hayret ederseniz ediniz.
Benim
durumuma gelince, benim kafama format atma zamanı geldi de geçiyor. Nasıl
olduğumu bir benzetme ile anlatayım:
Bir
şey için mutfağa gidiyorum. Orada sarı sarı altın sarısı Trabzon kurabiyesi,
çocukluğum geliyor aklıma almasam olmaz. Ama bu mutfağa niçin geldiğimi
unutuveriyorum.
Yaygın
bir söz var bilirsiniz: Aynen. Ben bu yazıyı niçin yazmaya başlamıştım.
Başlamıştım diyorum, çünkü iki gün önce başladım. Sözde;
Yeni
üyelere hoş geldiniz, safalar getirdiniz diyecektim, Sonra;
Daima
yeni kalan üyelere, hadi gayret biraz. Yeni arkadaşlara örnek olun. O güzelim
satırları bi döktürün, diyecektim. Sonra bu hayret kelimesine rastladım ki
şaşırıp kaldım.
Hemen
internette Trekking yapıverdim. Doğada bastonla bile gezemezken internette
ohoo. Hayretle ilgili bazı notlar aldım. Bazı kaynaklar buldum. Hayret ki ne
hayret ucu bucağı yok. Bıraktım. Şu
kadarını söyleyeyim:
Günlük
yaşayışımızda hayret var.
Felsefede
hayret hayret üstüne.
Tasavvuftaki
hayretleri hiç sormayın.
Boşuna
İtalyan Çukuruna düştüm demiyorum. (Tuzla’da yedek subaylığımı yaparken Pentatlon
alanında az çabalamadım. Hele İtalyan Çukuru. Duyduğuma göre bizden sonra
kapatmışlar bu çukuru. Hayret ediyorsunuz değil mi? Ya, bizim hoca ve Pentatlon
sahası(?!) Ama benim mesirelerdeki ve yaylalardaki peformansımı bilenler hiç
hayret etmezler.) Ancak şimdi bunları düşünmek bile beni hayretzede yapıyor.
Hayret
üzerine yazı yazamayacağım. Ben kolay kolay pes etmezdim ama elimde başka
konular var. Hayreti sağlık olursa başka baharlara bırakıyorum. Ama aldığım
notları yayınlıyorum. Bakıp bakmamakta elinizde yani paşa keyfiniz bilir.
Değerli
üyelerimiz, kafam şimdi yerinde değil. Onun için yerine gelirse şayet birkaç
gün sonra veya 2025’e az kala yeni duyurularımı bekleyiniz.
Hem
siz de biraz daha sakinleşmiş olursunuz. Biraz daha düşünürsünüz. Öyle ya
bugüne bugün Sagen Yazarlar Grubu üyesisiniz.
Hayret
kelimesini kullanmadan bir sonuç paragrafı yazmak istiyorum. Olmuyor. Neyse
yazmış olduğumu varsayın.
Sabahattin Gencal,
Çekmeköy-İstanbul, 16.12.2024
Az buçuk da karışıklık..........
HAYRET
i. (Ar. ḥayret)
1. Bir durum
veya bir şey karşısında ne yapacağını ne hüküm vereceğini bilememe, şaşırma,
şaşırıp kalma, şaşkınlık: (…)
2. ünl. Şaşkınlık ifâdesi olarak
kullanılır; şaşılacak şey: (…)
Hayret etmek: Şaşırıp
kalmak, hayret duymak:
(Kubbealtı
Lugatı, https://lugatim.com/s/hayret)
HAYRET-ZEDE
( ﺣﻴﺮﺕ ﺯﺩﻩ
) birl. sıf. (Fars.zede
“ tutulmuş, yakalandı” ile)
Hayrete düştü, şaşırıp kaldı:
Hayret-zede olmasın mı âdem
(Muallim Nâci).
*
Hayret, tuhaf bulmak ve
şaşırmak manasına gelir. Bu
kelime garipsemek ve yadırgamak manasında da kullanılır. Kelimenin fiil hali
hayrete düşmek ve hayretler içinde kalmak şeklinde yazılır.
*
Hayret eş
anlamlısı nedir?
(fiil) merak etmek, hayret etmek, şaşmak.
*
10. sınıf
felsefe hayret nedir?
Hayret, kişinin bir şeye kendini kaybedercesine, hayranlıkla
bakması (teoria/nazar) demektir ki bu da en azından o kişinin o
şeyi bilmediğini bildiğinin bir kanıtıdır; dolayısıyla felsefe yapmak
isteyenler için bilgisizlik (cehalet) bir kusur değil aksine bir olanak iken,
hayret duygusundan yoksunluk (gaflet) felsefe ...
*
*
Sözlükte “şaşırmak,
yolunu kaybetmek” anlamına gelen hayret kelimesini sûfîler,
bir tasavvuf terimi olarak çeşitli tasavvufî makamlara göre özellikle mârifet
ve yakīn kavramlarıyla birlikte kullanmışlardır. Allah’ın varlığı ve onun
keyfiyeti hakkında olmak üzere iki hayret türünden söz edilmiştir (Hücvîrî, s.
488). Allah’ın varlığı konusunda hayret şirk ve küfür, O’nun keyfiyetiyle ilgili hayret mârifettir. Çünkü O’nun varlığından ârifin
şüphesi yoktur; keyfiyeti konusunda ise insan aklı hiçbir bilgiye sahip
değildir. Buna göre Hakk’ın keyfiyetini anlama çabası içinde hayrete düşmek
yakīn alâmetidir. Bu anlamdaki hayret de bir tür mârifettir. (Erhan Yetik)
*
Bilgelik hayret etmekle başlar'
diyor Sokrates. Merak etmeden ve hayret etmeden bilgeliğe ulaşılmaz. (Felsefe Kulübü)
*
Kafayı
sıyırmak la son bulur nerden mi biliyorum ilk başlar da hayret ediyorsun sonra
ha ha gayret derken bide bakmış sın contalar yanmış en azından bende öyle oldu. (Ibrahim Öden)
*
Özümseme
kapasitemizi artırmak huşu deneyimimizi de etkileyecektir. Dikkatimizi doğadaki
ayrıntılara odaklamak için yapabileceğimiz şeyler vardır: Dikkatimizi sadece
mevcut deneyime odaklamak, dikkat dağıtıcı şeylere karşı direnmek, dikkatinizin
dağıldığını fark ettiğiniz anda kendinizi yeniden şimdiki zamana geri getirmek
gibi. Çaba gerektiren bu deneyime yatkınlık oluşturabilmek için bilinçli farkındalık egzersizlerinden yardım
alınabilir. Varlığın karşısında hayretimizi iliklerimize kadar
duyumsayabilmek! Ne büyük bir imkân! İşte bu yüzden huşumuzu, hayretimizi, merakımızı ya da
maneviyatımızı artırabilecek yeni deneyimlere açık olabilmek ne güzel. (Derleyen: Uzman
Klinik Psikolog Rabia Yavuz, Huşu ve
Hayret Arasında Bir Yer: Doğa, 22.03.2021,
https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/husu-ve-hayret-arasinda-bir-yer-doga)
*
Kelime
anlamına bakıldığında, hayret, “şaşma, şaşkınlık” demektir. Ancak gerek
tasavvufî, gerek felsefî açıdan “şaşmak” fiiline göre daha derin bir anlama
sahiptir. Tasavvuf terimi olarak “marifet ve yakîn” kavramlarıyla iç içedir.
Buna göre hayret, Yaratıcıyı tanımakla ve evrendeki varlıkların maksadının
yalnızca “O” olduğunu anlamakla ilişkili bir kavramdır.
[Https://islamansiklopedisi.org.tr/hayret]
*
Bir
şeyi elde etmek, nihayetinde gayret ister. Öyleyse hayret ile seyr-i âleme de
samimî gayret gerek. Vesselâm…
(https://haberajandanet.com/Article/hayret-ile-seyr-i-alem/u0F43yGuGtk3fg0ySpHm)
*
Hayret, Allah hakkında hırslı olmakla, ümitsiz olmak, aynı şekilde
korku ve rıza, tevekkül ve recâ arasında bir duraktır. Divan şiiri terminolojisinde sâlik olan âşığın hayret
makamından sonra ulaşmak istediği ana hedef ise cünûniyettir. Delilik, aynı
zamanda aşktan dolayı aklı başından gidenin söylemleri içinde bir bilgelik veya
tasavvufi anlamda ilahi bir yönelme de görülebilmiştir. Böylece normal insan için
doğal ve arzu edilebilir bir duyuş olan aşk, deliliğe bürünerek gizemli bir hâl
almıştır. Şiirde delinin varlığı, aslında akıllının dünyasını tanımlamak
içindir. (Abdulkadir Erkal, ‘Hayret’ten ‘Divâne’liğe Divan Şiiri,
*
Gel hayrete dal bir yol, Kendin unut O’nu bul, Koy gafleti hazır ol,
Mevla görelim
Neyler,
Neylerse, güzel eyler…” (İbrahim Hakkı, Tefvizname, antoloji. Com)
*
JOSTEIN
GAARDER, (Sofie’nin Dünyası): “İyi
bir filozof olmak için gereksindiğimiz tek şey hayret etme yeteneğimizdir.” ( https://t24.com.tr/k24/kitap/sofie-nin-dunyasi,571)
*
Hayret iradeden önce
gelir.
Evet, hayret etmeden önce durup düşünmeyiz, bunun kararı bize ait değildir.
Fakat aksine, karar vermek ve bir irade sahibi olmak, varlığını hayret edilende
yeşeren fikirlere borçludur. Kendimizi tanımlarken sayıp döktüğümüz hünerleri
düşünün, hangi birini edinirken bizden onay alındı? Onay alınacak olan ben bu
hünerlerin üstünde filizlenmedim mi? (https://t24.com.tr/k24/kitap/sofie-nin-dunyasi,571)
*
Hayret alıp aklımı
oldum hamûş / Dehşetim idrâk ederim gâh gâh / (Şeyh Gâlib TcB 1) (Hayret aklımı
başımdan aldı ve dilim tutuldu, yer yer bu dehşetimi idrak ederim.)
*
Arapça,
“şaşmak, şaşırmak” gibi anlamlara sahip olan hayret, tasavvufta, kalbe gelen
bir tecelliyle salikin düşünemez ve muhakeme edemez
hâle gelmesidir. (Uludağ 1995: 231)
*
Hayret etmek zihnimize egemen olmuş tüm yargıları
askıya almak demektir, tüm
kanaatleri birkaç dakika da olsa susturmak ve çınlayan yeni bir fikre kulak
vermek…
İşte insanoğlunun en güçlü olduğu an. Bu an hayret etme, kavrama, öğrenme
ânıdır ve filozofun hiçbir zaman kazanamadığı bilgelik/Sofistlik diploması bu
anların içinde anlamsızlaşır. (https://t24.com.tr/k24/kitap/sofie-nin-dunyasi,571)
*
Jaspers’e göre felsefe
yapmanın kaynağı varlıklara karşı duyduğumuz şaşkınlık ve meraktan ileri gelir.
Aynı zamanda kuşku ve yitmişliğin bilinci de bizi bu etkinliğe yöneltir. Şeylere duyulan hayret insanda anımsatma, saptama
ve koruma işlevi ile gerçekleşir. (Uybadın, 2014:37)
*
Hayret edilesi ve
aklın, mantığın almadığı öyle şeyler yaşanıyor ki; bunların hayretle
karşılanmaması bile korkunç bir felakete ve çürümüşlüğe tekabül ediyor.
Hayret edilmesi
gereken her haltın ve her zilletin normalleştiği bir zillet çağında yaşıyoruz.
(Https://iktibasdergisi.com/2022/10/08/hayret-neden-kimse-hayret-etmiyor/)
*
Hiçbir
dahi, biraz çılgınlık karışımından yoksun olamaz. (Aristoteles),
https://cahitcengizhan.com/unlu-dusunurler-ve-sozleri/)
*
Hayret kavramı felsefenin doğuşunda önemli bir yere
sahiptir. İlk çağ filozofu olan
Sokrates hayret için şu cümleyi kullanmıştır: “Hayret etmek bir filozofun hissidir ve
felsefe hayret etmekle başlar.” (https://onedio.com/haber/idama-mahkum-edilen-filozofsokrates-ten-32-ozlu-soz-570389).
*
Hayret veya taaccüp etmek, meraktan farklı
olarak, herkesin “normal” karşıladığı olay ve olgulardan ahlaki bir
duygulanımla şaşkınlık/hayret içine düşmek, tuhaf bulmak, “olağan-üstü” olarak
görmektir. Hayreti doğuran sorular: “Bu, niçin başka türlü (kaos) değil de
böyle (düzenli) oluyor?” ve “Bu nesne/şey, niçin, yok değil de var?” dır.
“Hayranlık”, bu duygudan gelir. Wittgenstein’ın: “Varlığın, ‘nasıl’
olmasındansa; ‘olması’ daha hayretamizdir” cümlesi, bu durumu ifade eder.
(İlhami Güler)
(https://www.perspektif.online/dusunmenin-uc-dinamigi-ve-din/)
*
.
Platon,
Aristoteles, Jaspers ve Heidegger’e Göre Hayret Kavramı
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/938016
*
Abdulkadir
Erkal, ‘Hayret’ten ‘Divâne’liğe Divan Şiiri,
*
İlhami
Güler, Düşünmenin Üç Dinamiği ve Din,
(https://www.perspektif.online/dusunmenin-uc-dinamigi-ve-din/)
*
Nilgün
Köksalan, Hayret ile seyr-i âlem, 29.01.2023,
(https://haberajandanet.com/Article/hayret-ile-seyr-i-alem/u0F43yGuGtk3fg0ySpHm
Hayret,
neden kimse hayret etmiyor?
https://iktibasdergisi.com/2022/10/08/hayret-neden-kimse-hayret-etmiyor/
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder