Benliğimizi Bulmak İçin Örgütlenmemiz Gerekir mi?
Ben Yunus oldum, Mevlâna oldum.
Aristo oldum, Gazali oldum.
Nasıl anlatayım bilmiyorum
Bazen “sen” oldum, bazen “ben” oldum.
Sabahattin Gencal
Bugün 6 0cak 1988 Çarşamba. Birkaç satır yazayım dedim ve yukarıdaki satırları yazdım.
Bazen ben oldum cümlesindeki bazen kelimesini yazmamayı isterdim. Gönül
her zaman “ben” olmayı istiyor.
“Ben”lik
kazanabilmek için kitapların yetmediğini tecrübe ettim. Arı gibi çalıştım. Her
kitaptan alıntılar yaptım. Sonra düşündüm kendi kendime:
Yalnız çalışan arı olur mu? Bal yapan
arılar bir kovanda olur. Organize olurlar. O halde eski yöntemimizle çalışmamız
nafile.
Bir
kovana gitmemiz, girmemiz mümkün müdür?
Arılar dünyasını gözlersek bu sorumuza
kolay kolay evet diyemeyeceğiz.
Biz
de bir kovanda örgütlensek mi?
Kovan,
arı…vb. kelimeler bir çağrışım yaptırdı bana. Nasıl ki her kovanda bir ana arı
bulunuyor. Her örgütte de bir önder bulunur, bulunmalıdır…
Dinsel
örgütlerde bu ana arıya şeyh mi diyorlar?
Bu
benzetme üzerinde düşündüm ve şu fikri geliştirdim:
Tarikatlar
arasındaki fark kovanlar arasındaki farklardan ileri gelmektedir. Bir kovanda
bu çiçeğin balı yapılır, bir kovanda da şu çiçeğin ya da ağacın balı… Her
kovanda kendine özgü reyhalar var; ama sonuçta bal yapılıyor.
Her tarikatın kendine özgü yolları
olması normal; ama bunun ötesindeki ayrılıklar düşündürücü oluyor. Belki de
bunun için bir kovana giremiyorum. Tek arı da olmak istemiyorum.
Benim
gibi olanlar yok mu bu dünyada. Hep bir kovanda toplansak, aynı reyhada bal
üretsek. Evet “ben”liğe kavuşmak için kitaplar yetmiyor. Birleşmemiz lâzım.
Görevlerimizi ancak bu suretle daha iyi yapabiliriz. Ancak böyle benliğimize
kavuşabiliriz.
Ben bende değil, sende de hem sen hem ben,
Ben hem benimim, sen de senin, sen de benim;
Bir öyle garip hale geldim ki;
Sen ben mi nesin: Bilmiyorum ben mi senim?
Mevlâna
(Rübailer)
Önemli Not:
988’de benliğimiz bulmak için
örgütlenme / beraberce çalışma çağrısı yapmıştım. Çeşitli nedenlerle çağrımız
yankılanmadı.
O günden beri köprülerin altından çok
sular geçti / geçiyor. Bugün “örgüt” kelimesi bile şimşekleri çekmektedir. Bunu
bildiğim için Üsküdar’da denize nazır bir kafede üç beş yazı erbabı ile bir
masa kurmayı düşünmüştüm. Keşke daha önce düşünebilseydim. Bu anda değil Üsküdar’a
inmek evden dışarı bile çıkamıyorum. Ama bir gün ayaklanabilirsem...
Ve şimdi acaba diyorum. Acaba sanal
olarak birkaç kişiyle fikir alışverişi yapmak mümkün mü diye düşünmüyor
değilim. Ama sanal ortamların acemisi olduğumu da biliyorum. Sanal ortamlardan güzel
kokuların gelmediğini de biliyorum. Buna rağmen diyorum ki, edebi benliğimizi
geliştirebilecek, şimdilerdeki deyiş ile belirtelim vizyon yaratabileceğimiz
arkadaşlar çıkabilir mi?
Sessiz, sakin, sabırlı, devamlı,
güvenli, güvenilir, çalışkan, cesaretli, planlı, düşünmesini bilen, ufkunu
gören, yazar olmayı umut eden, arkadaş gibi arkadaş olabilen, hayal kırıklığına
düşmekten çekinmeyen, su i zan etmeyen, kararsızlığa ve kötümserliğe düşmeyen eli
kalem tutan, insanı ve evreni de okumasını bilen arkadaşlarla sanal ortamda
beraber çalışmak istiyorum. Sabahattin1943@hotmail.com
Sevgi ve saygılarımla.
Sabahattin Gencal,
Çekmeköy-İstanbul, 18.12.2024
_______________________
Gencal Sabahattin, Kendimizi Görme
Denemesi veya Bilimsel Dedikodu, Cinius Yay. 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder