12.12.24

Ahmet Meral/İnsanın Serüveni-III

 




AHMET MERAL

İNSANIN SERÜVENİ

-III-

Modern devlete geçiş

1215 yılında İngiliz Kralı Yurtsuz John, ülkesindeki büyük toprak sahibi Baronlar ile Magna- Carta (Büyük Şart) sözleşmesini imzalayarak, ilk kez yetkilerinin bir kısmını paylaştı. Asker kaydetme ve vergilendirme gibi bazı konularda Kral, Baronların taleplerini dikkate alacaktı. Bu durum, modern devlete giden yolda çok önemli bir aşama olarak kabul edildi.

 1789 Fransız Devrimiyle beraber yeni bir yönetim anlayışı ete ve kemiğe bürünmeye başladı. Montesqueu (1689 – 1755), Voltaire (1694 – 1778), Jean Jacques Rousseau (1712 – 1778) başta olmak üzere Fransız aydınlar yeni bir devlet anlayışının benimsenmesinde etkili oldular. ‘Tanrı’ya ve yüce değerlere hizmet eden devlet’ gibi iddialı, içi boş gördükleri ve aldatıya dayalı söylemlere mesafe koyarak kutsal devlet kavramına sıkı eleştiriler getirdiler. Bu aydınlar devleti sadece hizmet erki olarak görüyor, yöneten ve yönetilenlerin hak ve sorumlulukları üzerinde sivil inisiyatifin lehine görüşler ortaya koyuyorlardı. Böylece, vatandaş hak ve sorumlulukları, devletin görevleri,  vergi ve askerlik yükümlülükleri üzerinde esaslı değişiklik arayışı hız kazandı. Meclis, milli egemenlik, anayasa kavramları pratik uygulama alanı bulmaya başladı.

1789 Fransa’da yaşayan sayıları dört milyon civarındaki köle ve orta sınıf burjuvaların Aristokrat ve din adamlarının egemenliğindeki yönetimine karşı Paris’te gerçekleştirdikleri ihtilal, 1848 İşçi ihtilalleri insan hakları ve temel haklar konusundaki arayışın önemli kilometre taşını oluşturdu.

1783’te ABD İnsan Hakları Bildirgesi, Hz. Peygamberin veda hutbesini anımsatan geniş kitlelere verilen temel hakların, kusursuz bir metni olarak kaleme alındı. İnsani tecrübe ve büyük mücadele sonucunda elde edilen kazanımlar, insan onurunu savunan ölümsüz belgelere dönüştü. Heykellere, anıtlara ve nihayet edebiyat ve hukuk metinlerine tesir etti. Bugün maalesef bu kazanımları yok sayan ABD ve Batı Dünyası, kötü bir sınav vermektedir. Netenyahu ve ABD’nin siyonist etkisindeki yöneticiler Ortadoğu’da dünyanın gözü önünde gerçekleşen katliamlarla adeta ABD Özgürlük anıtını temsil eden güzel kızı kelepçeleyerek  tutuklamıştır. Batı bu krizi insan hakları çerçevesinde acilen aşamazsa evrensel bir karmaşaya davetiye çıkaracaktır.  Elbette insanlık bu talihsiz ve istenmeyen süreçten olumsuz etkilenecektir.

Bugün Cumhuriyet ve demokrasi aşamaları insan onurunu bir üst eşiğe taşımıştır. Evde, okulda ve fabrikada demokrasi arayışı sürmektedir.

Bugün demokrasiler, totaliter sapmalar nepotik eğilimler ve Batı’da yükselen nihilist aktivistlerin yıkıcı ve her türlü otoriteye başkaldıran ve kaosu yaşam biçimine dönüştürenlerden olumsuz etkilenmektedir.

Burada Jean Jack Rousseau ‘Toplum Sözleşmesi adlı kitabında ‘gerçek bir demokrasi için Tanrı’lardan oluşan bir halk gereklidir’ görüşü üzerinde durmamız gerekiyor. Bu sözü kusursuz bir demokrasi olamaz olarak da anlayabiliriz. Hatta halkın ahlaki seviyesine genel bir eleştiri olarakta değerlendirebiliriz.

Nihayet düşünürün bu sözünden çıkarılabilecek ana fikir erdemli bir yönetim için erdemli bir halkın gerekliliğidir. Semavi bir ilinti, aşkın ve ilahi değerler olmaksızın mükemmel bir yönetim yapısının oluşturulamayacağıdır. Peki, yüce değerleri insanların kişisel çıkarlarına ya da sosyal statülerinin yükselmesine ve en önemlisi siyasi çıkarlarına alet etmelerini nasıl önleyebiliriz?

Hemen söyleyeyim istismarın tümden ortadan kaldırılması zaten imkânsız, ancak eğitim bu istismarı minimize edecek yegâne etmen olarak görülüyor. Sahtesi basılabiliyor diye nasıl para ile ilişkimize son vermeyip çareler arıyor ve buluyorsak burada da erdemli toplum inşası için sahte ve abartılı söylemlere balans ayarı verecek bir düzeyi yakalamak zorundayız.

Çoğaltmak lazım gökyüzünde kuşları

Suda balıkları, kalplerde sevgiyi,

Dünyada iyi olan, güzel olan her şeyi. (La- Edri)

Ahmet MERAL, (Tarihçi ve eğitimci yazar),

Üsküdar, 10.12.2024


     3 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder