13.12.24

Dr. Süleyman Pekin / Önsöz

                                               


                                               

İnsan Olma 

ve 

İnsan Olarak Kalma 

Hakkı

 

 ÖNSÖZ

 

       Acı duyabiliyorsan canlısın; başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın” demiş ya Lev Tolstoy, biz de SAGEN YAZARLAR GRUBU olarak “İnsan Olma ve İnsan Olarak Kalma Hakkı” üzerine ‘Kolektif’ yani ortaklaşa bir çalışma başlattık. Aslında grubun kesişim kümesi, ortak paydası ve dahi isim babası olan Sabahattin GENCAL Hocamız başlattı; bizler de peşinden gittik, iyi ettik inşallah…

       Kitabın Serüvenini zaten önceki fasılda bizâtihi Sabahattin Hocamızın kaleminden ve kelâmından takip etmişsinizdir. Biz de sözün önü bâbında kitaba isim olan başlığı şerh etmek isteriz: Arapça ‘ins’ (tekil kişi) kökünden gelen insan, beşer topluluğu bağlamında ve insanlık yani insan olma edimi bağlantısında bir sözcük. Dolayısıyla ‘insan olma’ bir olgunluk ve pişmişlik/yetişmişlik hâli bildiriyor. ‘İnsan kalma’ ise yaşama olgunluğunu sürdürülebilir kılma olsa gerek. İnsanlığa erişenin tekraren ins hâline düşmemesi yani.

       ‘Hak’ ise gerçek demek, hatta sâbit gerçek. Hakkın çoğulu olan ‘hukuk’ da insan haklarını, insanî gerçekleri çağrıştırıyor. Haktan doğan hakikat da gerçeklik, doğruluk sâbitliği mânâlarında. Kuran’da yüzlerce kez geçer. En meşhurlarından olan Asr 3‘te hakk hususunda tavsiyeleşmek ve direnç göstermek öne çıkarılır.

       52 âyetten ibaret Hakka Sûresi o gerçekliği “Sicili sağ eline tutuşturulan der ki: Alın, okuyun karnemi! Zaten hesabımla yüzleşeceğim biliyordum” ile “Sicili sol eline tutuşturulana gelince; Eyvah! Keşke gösterilmeseydi, der” sarkacında aktarır. Sanki buradaki gerçeklik de insan olma ve insan olarak kalma ile insanlıktan çıkma, insan olarak kalamama durumlarının ikisini biden imliyor.

       Yine Kutsal Kitap’ta yüzden fazla kez geçen ‘insan’ kelimesi aynı zamanda 31 âyetlik bir sûre ve “Anılmaya değer bir şey değilken insanın üzerinden çok uzun bir süre geçti”ğinin hatırlatıcısı. Sonrasında da yaratılma gerekçesi ve duyumsayan, gözlemleyebilen bir varlık olarak aydınlanma yolundaki edimlerinin nasıl ödüllendirileceği betimlenir.

       Ve biz de hâlâ, işte o ‘sonrası’ndayız; edimlerimizi insan olma ve insan kalma hakkı üzerine inşa etme eğilimindeyiz. En azından bu kitap içindeki beyanlar o merâmın bir hüsn-ü niyet izhârı hükmünde. Mevlâ, mânâsını ve muhtevâsını sicilimize kaydeyleye… 13.12.2024  

                                                                               İÇİNDEKİLER

                                                                                                             

Dr. Süleyman PEKİN

Eğitimci, tarihçi yazar ve şair; sendikacı ve dış politika analisti. 

https://sabahatti.blogspot.com/2023/09/dr-suleyman-pekin.html

 

1 yorum:

  1. Sayın Hocam, Yazınızda belirttiğiniz gibi: "İnsan olma" bir olgunluk ve pişmişlik /yetişmişlik hâli bildiriyor. "insan Kalma " ise yaşama olgunluğunu sürdürülebilir kılma olsa gerek." deyişinize içtenlikle katılıyorum.
    Yüzyıllar öncesinden; Bizden ya da dünyanın diğer ülkelerinden bilgelerin, ozanların, düşünür ve sanatçıların dile getirdikleri İNSAN' la ilgili görüşler, günümüzde de değerini kaybetmemiş, güncelliğini korumuş.
    Halâ savaşların, çıkar ilişkilerinin, haksızlıkların sürdüğü bir dünyada, İNSANLIK adına yanlış uygulamalar, güç savaşları devam ediyor.
    Seyirciler ve alkışlayanlar olduğu sürece , olumlu gelişme ve değişimler belki imkânsız değil ama, çok zor görünüyor.

    YanıtlaSil