13.2.24

İnsanın Onur Savaşı

 


 İNSANIN ONUR SAVAŞI

-I-

Yirmibirinci yüzyılın ilk çeyreğinde toplumlar, akılalmaz, aklasığmaz ve karmaşık sorunlarla boğuşmaktadır. Bu sorunların anlaşılması, analiz edilmesi, nedenlerinin irdelenmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi çok güç olsa bile toplumlar da insanlar da umudunu kaybetmemelidir.

*

İnsanların morallerinin bozuk olduğu hissediliyor. İnsanların tavır, davranış ve hareketlerinin istenildiği gibi olmadığı görülüyor. İnsanların maddi ve manevi yokluk çektikleri de anlaşılıyor.

Kısaca toplumsal sorunların ortasındaki bireylerin beden ve ruh sağlıklarının bozulduğu da tespit edilmektedir.

Bunlardan daha kötüsü insanın aklı başında değildir. Çok daha da vahim olan insan kendinin de farkında değildir.

Kendine de toplumuna da, insanlığa da güvenini kaybetmiş ve büsbütün umutsuzluğa düşmek üzere olan insan kardeşlerimize, her ortamda, her fırsatta, her konuda, her biçimde ve her zaman yardım elini uzatmak yine insanın görevidir. Kısaca birbirlerine yardımcı olmak insanların ilk görevlerindendir.

*

Birbirimize yardımcı olabilmemizin en kestirme, en verimli ve en etkili yolu birleşmektir; yani BİZ olabilmektir.

Biz olabilmemiz, yardımcı olabilmemiz veya yardım alabilmemiz; sorunlarımızı kalıcı olarak çözebilmemiz uygun yöntemlerle ve zaman içinde mümkündür.

*

Günümüzde gerek toplumların gerekse bireylerin sorunları öyle bir hal aldı ki beklemeye, uzun zaman harcamaya kimselerin tahammülü kalmadı. Bu durumda, mucize beklemeyeceğimize göre şok tedaviler uygulanmalıdır.

Tarihte, özellikle savaş meydanlarında mucizevi güçlenmeler görülmüştür. Göktürk Kitabelerindeki “Ey Türk! Titre ve kendine dön.1” slogan cümlesi sık sık kullanılmıştır. Biz, durumu genelleştirerek başka bir ifade kullanacağız.

-II-

Ey İnsan Kardeşim!

Düşün ve kendine dön. Kendin ol ve kendine güvenerek sabırla ve devamlı olarak çalış.

Düşün ki, sen Allah’ın (cc) lütfuna mazhar olmuşsun. Allah insanı en güzel biçimde yaratmıştır.2 Üstelik Allah insana, en büyük nimet olarak akıl lütfetmiştir. En önemlisi de cüz-i irade bahşetmiştir3. Aklın cüz-i iradeyi etkili ve verimli ve de istenildiği gibi kullanabilmesi için Allah insana kâinatın modeli4 harika bir sistem olan vücut vermiştir. Ayrıca bütün kâinatı, bozmamak koşuluyla yararına kullanabilme olanağı vb. sağlamıştır. İnsan Allah’ın, bazıları yukarıda belirtilen sayısız nimetlerine karşı şükürden aciz olmamalı.

Düşün ki tertemiz bir fıtratla, “salim bir fıtratla5” dünyaya kulluk yapmak ve imtihan için gönderildin. İnsanı kâmil olabilecek kadar potansiyel de verilmiştir. Bu arada şeytanların tuzağına düşen insan, yukarıda belirtilenin tam zıttı hayvanlardan daha aşağı dereceye düşebilmektedir. Bu imtihan dünyasında insan olmayı seçmeli ve insan-ı kâmil olmak için çabalamalıyız.

*

Ey İnsan Kardeşim!

Tarih, özellikle kurtuluş savaşlarını konu alan tarih göstermiştir ki bazı duygu ve düşüncelerle yüklü olmak bireylere olağanüstü güç verir6. Psikoloji de bunu doğrulamıştır. Yukarıda kısmen değinilen duygu ve düşünceleri özümlersek bizler de güçleniriz. Bir benzetme ile açıklamaya çalışalım:

Yukarıda değinilen duygu ve düşünce sarmaşıklarından oluşturulmuş bir tramplen hayal edin. Genellikle suya zıplayarak atlamada kullanılan bu aracı havuzun dibinde düşünün. Bir nevi sirklerde kullanılan trambolin gibi bir şey.

Günümüzde havuzda kendilerini havasız hissedenler, boğulmakta olduklarını sananlar ve dibe vuranlar korkmayın. Dipte tramboline benzettiğimiz güçlü duygu düşüncelere vurgu yapın yani kuvvetli basıp yukarı doğru zıplayın. Allah’ın izniyle havaya kavuşacak, güneşi göreceksiniz. Kısa deyişle insanın, insanlığın onur mücadelesini kazanacaksınız.

-III-

Tekrar, ayağımız kayıp cehalet havuzuna düşmememiz ve narkozlanmamamız için, yukarıda kısmen değinilenleri bazı eklerle değişik biçimde ve basitçe tekrar edelim. Bu arada bilelim ki önerilerimiz bunlarla sınırlı değildir. Ortama, toplumlara ve zamana göre daha birçok öneri geliştirilebilir. İşte bazıları:

1. Beyinlerdeki algı kalıpları, zihniyet kalıpları vb. zararlı sabitlenmiş hezeyanlar coşku ve düşünce gücüyle eritilip atılmalıdır. Hiçbir narkoz izi kalmamalıdır.

2. İnsan, birçok öğretmenden / hocadan ders alabilir; birçok uzmana danışabilir; bin bir kaynaktan yararlanabilir; ama sonuçta kendi potasında sentezlediği / oluşturduğu kendi aklını kullanmalıdır7. İnsan sorumluluklarının bilincinde olmalıdır. Şunun bunun aklını kullanmak bireyi sorumluluktan kurtaramaz.

3. İnsanı diğer yaratıklardan ayıran en önemli unsurlardan biri olan cüzi iradenin kullanılması konusunda çok dikkatli olmalıdır. Başka deyişle cüzi iradenin kullanımında hiçbir kimsenin / kuruluşun ve yazılı ve görsel medyanın vb. etkisi altında kalmamalıdır.

4. Kur’an-ı Kerim’de Allah insanı muhatap almaktadır. Allah’ın söyledikleri /  buyrukları ilmihallerden, uzmanlardan öğrenilebilir elbet. Ama Allah’ın ilk emri “oku”dur.  Onun için başta Kur’an-ı Kerimdeki ayetleri olmak üzere kâinattaki / insandaki ayetleri de bizzat okumak gerek. Allah da, Tarih de şahittir ki insanlar, hain hemcinsleri tarafından aldatılmış, saptırılmış ve yozlaştırılmışlardır. Bu hainler çeşitli kisveler altında nifak tohumları ekmeye ve istismar alışkanlıklarını sürdürmeye çalışabilirler. Bunlardan korunmak için de insan kendini yetiştirmelidir.

5. Artık yakınmak ve ahlanıp vahlanmak bırakılmalı çözüm üretme çalışmalarına odaklanmalı.

6. Başkalarına ahlak bekçiliği yapmadan güzel ahlaklı, erdemli olmaya çalışmalıdır. Unutulmamalıdır ki Hz. Muhammet (sav) “Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim.8” diye buyurmuştur.

7. Harici ve dahili sömürücüler sömürmeye devam edebilmeleri için parçalayıp bölme, kutuplaştırma, iç karışıklar çıkarma, terör üretme, korku salma vb. birçok alışkanlıklarını devam ettirmek isteyebilirler. Bütün bunlara karşı koyabilmek için ırk, din, mezhep, ideoloji vb. ayrım göstermeden topyekûn olarak birleşmelidir.

-IV-

Duygu ve düşüncenin olumlu ve olumsuz gücü elbette çok büyüktür. Ancak, Allah da, tarih de şahittir ki, icraatla / hareketle desteklenmeyen duygu ve düşünceler uçuşan renkli balonlar gibi gözüküp sonra sönmüştür. Onun için eylem, tabii olumlu ve yararlı eylemler şarttır. Kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere, her konuda projeler için başta devletler olmak üzere, bütün kurum ve kuruluşlar tabii kendilerini ilgilendiren alanlarda ÇAĞDAŞ SİSTEM YAKLAŞIMIYLA planlar yapmalıdır.

Eşrefi mahlûk olan her insanın birbirlerinden farklı ve birbirlerini tamamlayıcı yetenek ve becerileri vardır. Bu yeteneklerimizi de keşfedip aklımızı cesaretle insan ve insanlığın yararına kullanırsak  her bakımdan kazançlı çıkarız.  Başka deyişle herkes uhdesine düşen görevi vaktinde ve en iyi biçimde yaptığı an insanlık ONUR SAVAŞINI ve iki dünya mutluluğunu kazanacaktır.

Sabahattin GENCAL,

Çekmeköy-İstanbul, 14. 02. 2024

 

 

_________________

1.  “Türk-Oğuz beğleri, milletim, işitin! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir… Ey Türk! Titre ve kendine dön!..” (Bilge Kağan – Göktürk Kitâbeleri)

2.  Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır. Kur'an Yolu (Diyanet İşleri),  Tîn Suresi 95/4. Ayet

3. Allah, insana pek çok üstün sıfat vermekle beraber hayatî bir sıfat olan irâdeyi de bahşetmiştir. İnsan, irâde sıfatıyla beraber kudretini/ıstıtâatını da kullanarak fiillerini gerçekleştirir. İrâde insan nefsinin olumlu ve olumsuz tüm isteklerini kapsar. İnsanın bir şeyi kabul veya reddetmesi irâdesine bağlıdır. İrâde aynı zamanda insan nefsinin arzuları olmaktadır. Bunlar, azm, kasd, iştiyak, eğilim, sevgidir. İrâde her zaman yokluğa taalluk etmektedir.(Cürcânî, et-Ta‘rîfât, 16. ) Var olan iki veya daha fazla seçenekten birisini veya birkaçını tercih etmek de ihtiyârdır. İhtiyâr da irâdeye bağlıdır. (Abdullah NAMLI, SADRUŞŞERİA VE İBNÜ’L-HÜMÂM’A GÖRE CÜZ’Î İRÂDENİN YARATMANIN KONUSU OLUP OLMADIĞI MESELESİ, Kader Cilt: 18, Sayı: 1, 2020, ss. 152-176 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1176111)

4. “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen”

(Şeyh Galip, 1757-1799)

“Ey insanevladı! Kendine saygıyla/hürmetle yaklaş; çünkü sen kâinatta yaratılmışların özü/göz bebeği olan insansın.” https://www.turkedebiyati.org/hosca-bak-zatina-kim-zubde-i-alemsin-sen/

*

Kâinat ve insan eşittir. Sadece boyutu ve hacmi farklıdır.  Demek ki, kâinat küçülse insan, insan büyütülse kâinat olur. İnsanda fıtratına koyulmuş öyle yetenekler ve duygular var ki, insanı kâinat kadar geniş yapan işte bu değerlerdir. (Yusuf Avcu, İnsan Mı Büyük, Evren Mi?, https://www.yusufavcu.com/p/blog-page.html)

*

İnsan kâinatın küçük bir fihristesi olduğu için, insanda bulunan numunelerin büyük asılları ve sosyal uzanımları âlemde de bulunacaktır. İnsan kalbi, manevî, maddî, içtimaî birçok alan ile irtibatlandırılabilecek sırlarla yüklüdür. (Prof. Dr. Ömer Önbaş Nahİt Topaloğlu, https://www.yeniasya.com.tr/prof-dr-omer-onbas/insan-kainatin-fihristesi_479914)

5. HAYATİ HÖKELEKLİ, Fıtrat, https://islamansiklopedisi.org.tr/fitrat

 Yener Öztürk, İnsan ve Fıtrat, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/257985

 

6. Çanakkale Zaferi kahramanı Seyit Onbaşı'nın hikâyesi, https://www.ntv.com.tr/turkiye/seyit-onbasi-kimdir-kaldirdigi-mermi-kac-kiloydu-canakkale-zaferi-kahramani-seyit-onbasinin-hikayesi,Pv6qxowKIEeJz3T30wqR4A

7. Prof. Dr. Kazım SARIKAVAK, Akıl ve İnsan, 11/01/2017,

http://www.ozgunsosyaldusunce.com/ak%C4%B1l-ve-insan.html

Arzu Bıyıklıoğlu, Kendi Aklını Kullanma Cesaretini Gösterebiliyor musun?,28. 03. 2017,

https://www.milliyet.com.tr/pembenar/arzu-biyiklioglu/kendi-aklini-kullanma-cesaretini-gosterebiliyor-musun-2422420

8. Ebû Hüreyre"nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim.”

(HM8939 İbn Hanbel, II, 381) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder