13.1.25

Aydınlatmak /Sabahattin Gencal

 





Toplumları aydınlatmak için

mum yakmayanların,

gün gelir ciğerleri yanabilir.

(Sabahattin Gencal)

    Dünyada mevcut durum iyi değil. Türkiye’mizde hiç iyi değil. Diğer İslam âlemini hiç sormayın…

Durumdan yakınmayan yok gibi. Böyle sadece yakınan; ama yanlış gördüğü şeyleri düzeltmeye çalışmayan kişiler için Konfüçyüs; “Karanlığa küfretmeyi bırak, bir mum da sen yak.” demiştir. Konfüçyüs’ün bu sözünü herkes gibi ben de çok kullandım…

Şimdi düşünüyorum…

Güneş ışığı her yanı yönü aydınlatmışken mum ışığı yakmak nasıl olur? Bakıyorum da birçok yazar kendilerince görevlerini yapmak için mumlarını yakmaktadırlar. (Bunlardan bazılarına yer veriyoruz.)

Aslında her şey apaçık ortada, her şey gün gibi aşikâr. Durum böyleyken yine toplumumuzu kandırıp iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar.

Yine düşünüyorum…

Toplumumuz narkoz etkisinden daha kurtulamamışken topluma tekrar narkoz vermeye çalışanları nasıl durdurabiliriz? Toplumu nasıl uyandırabiliriz?

Uzun vadede tabii ki eğitimi düzeltmek gerekir. Ama uzun vade çok geç olabilir.

Kısa vadede ne yapılabileceğini düşünmek gerekir.

En azından, her gün her gün atılan nutuklar üzerinde düşünelim. Çok iyi dinleyelim. Duygu seline kapılmayarak içeriği analiz edelim. Öyle analiz edelim ki; bu sözlerin bir savunma mekanizmasının gereği olup olmadığını anlamaya çalışalım. Örneğin bu sözler pekâlâ “yansıtma” mekanizmasının gereği olabilir.1

Bir de bu nutukların Joseph Goebbels'in propogandalarına benzeyip benzemediğine bakalım.2 Makyavelizm’i3 hatırlayalım. Ne bileyim kafamızı kullanalım. Öyle kullanalım ki nutuk atanlar da bunu anlasın. Yoksa Joseph Goebbels gibi; “İnsanların beyin tembelliğini gördükçe, her istediğimizi yapabileceğimizi anladık.” deyiverir ve narkozlamaya devam ederler, ettirirler.

Bütün bu söylediklerimizi konunun uzmanlarından dinlemek isterdik. Beni tanıyan arkadaşlarımız, “Sizi tanıyoruz, bu konuları uzmanlardan daha iyi biliyorsunuzdur.” diyebilirler…                                    

Yok, iş öyle değil. Rahmetli Özcan Başkan’ın bir benzetmesi vardı, yarı buçuk hatırlıyorum:

Bir çağlayanın ortasında olan bir türbin enerji üretebilir; ama türbini, suların yatak kısmına indiği yerde bırakın enerji üretmeyi çalışamaz bile. Yani konum, önemlidir.

Yine yine düşünüyorum. Bana “Düşün taşın… işin” demeyiniz. Eğer, böyle kulak asmaz, aldırmaz, önemsemez vb. tutum ve davranışlar içine girilirse, o aklınızdan geçenler toplumun başına gelebilir ki bu Kur’an ayetleriyle de belirtilmiştir. (10/ Yunus-100)

Söz sözü açarak, bakın nerelere geldik. Samimi söylüyorum, aslında her şey apaçık görülürken mum yakmak da neyin nesi gibi bir iki lâf edip kesecektim; ama gördüğünüz gibi kelimelerin peşinden sürüklendim. Bir de vecize gibi bir söz buldum. Daha da sürüklenmemek için bu sözle bitirelim:

Toplumları aydınlatmak için mum yakmayanların, gün gelir ciğerleri yanabilir. 

Çekmeköy-İstanbul, 23 Aralık 2017

________________

 

1.   Psikolojik Savunma Mekanizmalarından yansıtma

a. Dışa yansıtma, insanın kendisinde görmek istemediği eksik, yersiz davranışları, beğenmediği duygu, düşünce, istek ve amaçları başkalarına ya da çevresine yüklemesidir.

 

b. İkinci yansıtma biçiminde kişi kendisinin olumsuz, çirkin, hatalı istek ve tutumlarını başkalarına yakıştırır. Kimi kez dışa yansıtma düzeni iki kişi arasında karşılıklı olarak işler. İki taraf da bütün çirkin ve kötü gördükleri yanlarını birbirlerine yansıtırlar. Bu durumda ilişki kurup sürdürme olanağı kalmaz.

http://blogercan.blogcu.com/psikolojide-yansitma-kendini-baskalarinda-gormek/7102160

http://www.aktuelpdr.net/psikolojik-savunma-mekanizmalari.html

2.http://www.sozkimin.com/a/2046-joseph-goebbels-kimdir-sozleri-ve-hayati.html

3.http://www.filozof.net/Turkce/felsefe-akimlari/841-makyavelizm-makyavelcilik-nedir.html

Günümüzde hedefe varmak için her yolu mubah gören ve hiçbir kural tanımayan her türlü yolu mubah gören politikalar için Makyavelizm tabiri kullanılır.

 

 ______________ 

Gencal, Sabahattin, Aydınlatmak, sayfa: 125, Kalıpları Kıran Denemeler, Cinius yayınları, İstanbul, 2020 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder