28.1.25

Konumuz Hiçbir Şey

 


Uyarı!

Frekans ayarlarınızla oynamayınız.

Şaşırmayın. Şimdi açıklıyorum.

Beyninizin bir televizyona benzediğini varsayın. Bu televizyonu bazı uydulara/yazarlara ayarlamışsınızdır. Daha açık, berrak ve güzel görmek ve duymak için ayarlamak şart.

Sabahattin Gencal’ın yazılarını bütün şeffaflığı ile gören, duyan, hisseden ve hazmedenler sözüm sizlere. Bugünler cihazınızda karlanma, cızırtı, fasa fiso oluyorsa bilin ki bu yazardan kaynaklanıyor. İşte onun için diyorum ki frekans ayarlarınızla oynamayınız. Sizin ayarlarınız tam istenildiği gibi. Bu arada frekansını önceden ayarlamayanlara veya ayarlayamayanlara diyecek fazla bir şey yok. Canınız sağ olsun.

Şunu da ekleyeyim: Beyinlerin standart ayarları olmuyor. Her marka televizyonun ayarlarında ufak tefek farklılıklar oluyor ya insanlarda çok daha fazla farklılıklar var. Öyle de olması doğaldır çünkü her insan biriciktir.

Bazı yazarlar hitap ettikleri kitleye göre frekanslarını/üsluplarını ayarlar. Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) “Biz peygamberler, muhataplarımızın anlayacağı biçimde konuşmakla emrolunduk.” demiştir. Şahsen bu hadisi ilke edindim. Meslek hayatımda hep öğrencilerimin anlayabileceği biçimde konuştum. Daha çok ortaokullarda çalıştığım için genellikle 7.  sınıflara (orta ikilere) göre bir anlatım gelişti bende.

Bu anda düşünüyorum: Siz okuyucuların çoğu yüksek okul veya üniversite mezunu. Elbette sizlere uymaz bu frekans. Elbette sizler böyle ayrıntılara girmeye, acayip benzetmelere, sinir bozucu tekrarlara dayanamazsınız. Eee, bu yaştan sonra isteseniz de kafanızı 7.sınıftakilerin hassas alıcıları gibi yapamazsınız. Onun için kendinizi hiç yormayın. Ya, hoca da ne şey yapıyor diye de düşünmeyin. Merak etmeyiniz hoca pek yakında, tabii sağlık olursa ve de Allah (cc) izin ederse sizlere de hitap edebilme çarelerini arayacaktır. Bu oldukça zor ama uğraşacağız.

“Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış” atasözünü hatırlatırız:

İnsan kendi tutumunu, davranışını başkalarınınkinden daha üstün görür. Herhangi bir konuda onun düşündüğüne benzemeyen başka düşünceler ileri sürülse, kendi düşüncesini yeğler. Öyle ki bütün insanların akılları ortaya konulup da her kişi bir akıl seçsin, kendisine akıl edinsin denilse herkes şimdiki aklını seçip alır. (Aksoy, Ömer Asım (1995). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü)

Alınmayasınız, gücenmeyesiniz, darılmayasınız, kırılmayasınız diye sadece kendimden söz edeyim: Açıkçası, okul içi dergi, duvar gazeteleri dışında ilk yazılarımın yerel gazetelerde yayınladığından  yani 1963’ten beri başka deyişle altmış küsür yıldan beri hep kumda yazmışız, suya yazmışız havadan civadan söz etmişiz. Olmuyor olmuyor. Tek tek hiçbir şey olmuyor. Bu teşhisi daha önceleri de bilmem kaç defa koydum. Yazdım da hatta Fatiha Suresindeki BİZ sözünden hareketle bir olmak gerektiğini vurguladım. Bloglarda üç kişiyi bir araya getiremedim. Kaç tane blog kapattığımı bile hatırlamıyorum. En son SAGEN Yazarlar Grubunu kuralım dedik. Olmadı. Niçin olamadığını da tam olarak keşfedebilmiş değilim.  Neyse konumuz bu değil zaten.

Peki, konumuz ne?

Konumuz hiçbir şey.

Az çok beni tanıyanlar için yazıyorum. Ben gündeme takılmam. Hele de bu gündemler yapay olarak yaratılıyorsa veya her taşın altından bir gündem çıkıyorsa. Yani gündemden çok hiçbir şey yok. Peki, tek tek baş edebilir miyiz bu gündemle hele de bu sisli havada.

Ne o televizyonda karlanma mı var, cızırtılar mı geliyor. Antenlerinizle oynamayınız. Sorun benden kaynaklanıyor.

Ben karlanmadan, cızırtıdan başka bir yayın yapmaya korkuyorum. Valla bu korku ikliminin ne menem şey olduğunu hâlâ anlayamadık. Bunca darbelere, bunca kumpaslara, bunca sinsiliklere, bunca hıyanetlere rağmen… ne o cızırtılar fazlalaşıyor mu?

Samimiyetle belirteceksek anksiyetem var ya bu karışıklık, bu karlanma vb. hep ondan. Bir not daha yazayım: Geçenlerde bir televizyonda sağlık programı izliyordum. Bir doktor diyor ki anksiyete olanlar çok çok fazlaymış. Bunun için kullanılan ilaçlar da kat kat artmışmış. Yani sadece silah sanayii değil ilaç sanayii de karşımızda… neyse konumuz bu değildi zaten. Bu programı izleyince daha anksiyeten söz etmeyeceğim, dedim kendi kendime. Öyle ya ben anksiyeteden yararlanarak yabana atılamayacak yazı üretimi yapıyorum. Yani anksiyetem benim bineğim gibi. Ama toplumdaki anksiyete…

Olumsuzu çağırmayın derler ya onun için hep anksiyete deyiverdim. Kaygı bozukluğunun artmaması dileğiyle.

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy-İstanbul, 28. 01. 2025

 

 

7 yorum:

  1. Hocam Allah sağlıklar versin Harika

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      İnşallah iltifatınıza layık olabiliriz.
      Selâm ve sevgiler...

      Sil
  2. Merhabalar Sayın Sabahattin Hocam.
    Demek SAGEN Yazarlar grubu yürümedi. Canınız sağolsun.
    "...İnsan kendi tutumunu, davranışını başkalarınınkinden daha üstün görür. Herhangi bir konuda onun düşündüğüne benzemeyen başka düşünceler ileri sürülse, kendi düşüncesini yeğler..." Bu böyledir hocam değiştiremeyiz. Sayın hocam elbette kimse "ayranım ekşi demez!" Herkesin ayranı yoğurt tadındadır.
    Sayın hocam, siz hiç merak buyurmayın, kimse frekans ayarlarıyla oynamaz, oynasalar bile fabrika ayarlarına çabuk dönerler.
    Sayın hocam anksiyete bozukluğu bende de var galiba. Anksiyetenin aslında normal bir duygu olduğu, hatta bazı durumlarda enerji vererek odaklanmaya yardımcı olup ilgili stres faktörleri ile başa çıkmayı kolaylaştırdığı söyleniyor. Ben henüz bu tarafını keşfedemedim.
    Sayın hocam, size sağlık, sıhhat ve afiyetler dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey kardeşim,
      ilginiz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
      SAGEN yazarlar Grubu sayfası facebook'ta halen açıktır. Söylemek istediğim şudur: Arzu ettiğimiz gibi olmamıştır. SAGEN yazarlar Grubunun çıkardığı ilk kitap dizgidedir. Sanırım 2025'te de bir kitap daha çıkartabilir. Ancak gönlüm çok daha aktif ve etkili olması yönündeydi. Olmadı. dediğiniz gibi canımız sağ olsun.
      Anksiyete konusundaki görüşünüze katılıyorum. Birçok yazar bunu lehlerinde kullanabiliyor.
      Hayırlı günler dileğiyle selâm ve sevgiler...

      Sil
  3. Selamünaleyküm ben sizi takip ediyorum kuma suya yazdığınızı da düşünmeyin bilemezsiniz belki de yüreklere yazıyorsunuz yedinci sınıf çocuklar en önemli dönemlerine dokunuyorsunuz bu çok güzel bir şey Allah size ne kadar güzellikler nasip eylemiş her kula nasip olmaz.. Okuyor yorum bırakacak fırsatım olmuyordu görüşmek üzere hayırlı yazılar dilerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      İyi ki yorum yazdınız. Bu vesileyle bloglarınıza ulaşabildim.
      Tek kelimeyle maşallah! Kısa, öz, akıcı ve pürüzsüz ve de en önemlisi samimi yazılarınıza göz attım.
      Bazılarını da okudum. Yararlandım da.
      Hayırlı günler dileğiyle saygılar...

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim saygılar sunarım...

      Sil