6.1.25

Sabahattin Gencal/Başlıksız

 



Bugün 06 Ocak 2025 Pazartesi. Saat:10.04. Bilgisayar başındayım. Bir yazı yazmaya çalışıyorum. Aslında saat.09.30’da başladığım çalışmaya devam ediyorum. Çalışmanın devam etmesi başka, kafamdan geçen düşünce ve duyguların ekrana geçmesi/yazılması başka. Ekranda, şimdilik dişe dokunur bir şey yok.

Yazmaya koyulduktan birkaç dakika sonra ekranın solunda bir uyarı belirdi: “Şimdi çevrimdışısınız.” Ne demek bu? İnternet yok. Tamam anladık. Başka? Çevrim dışısın…  

Çevrimiçi, bilgisayar ağında sunucuya bağlı ve çalışır durumda olma. Bilgisayar ağı dediğin bir umman.

Yazmaya mola verip ummana girdim. Allahh! Ne haberler ne haberler. Vah vah bu dünyanın hali ne?

“Çevrim dışı” sözü doğrusu dokundu bana. Alındım. Ne yani? Ben Türkiye’mizin, dünyamızın, kâinatımızım dışında mıyım? İnsanımızın neler çektiğini bilmiyor muyum?

Çevrim içine giriyorum yine de insanlarla fiziki olarak yüzleşemiyorum. Desene ev hapsindeyim de haberim yok…

Sabahattin ne alâka? Ne demeye çalışıyorsun? Ah bunu bir bilebilsem.

Yine çevrime girelim. Bak bu güzel. Bu adam dinlenir işte. Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, Kur’an-ı Kerim’i makamla okuduğumuzu ancak anlayarak okumadığımızı söylüyor. Çok doğru valla. Sözlerinin arasında Kur’an-ı Kerim’de matematik dilinden de söz ediyor: Ölçü, miktar, ahenk, estetik, balans vb. Şu balans/denge kelimesinden hareketle birkaç kelâm alıntıyalım mı?

“Balansta yaşamak ne demek?

Psikoloji: Duygusal veya zihinsel sağlıkta, balans genellikle bir bireyin çeşitli yaşam alanlarında (örneğin iş, sosyal etkinlikler, kişisel ilişkiler) uygun bir dengeyi sürdürme yeteneğini ifade eder.” (https://www.google.com/search?q=balans+ne+demek)

Bak kardeşim, ben inşallah en kısa zamanda balans ayarı yapmaya çalışacağım. En azından bu ayarın nasıl yapılacağını öğreneceğim.

Aslında çalışırken yani öğretmenlik yaparken bu ayarları iyi bilirdim. Örneğin 6 sınıfa girince nasıl davranacağımı bilirdim, 7. Sınıfa girince bilirdim. Hatta sınıf içinde düzeylerini bilirdim. Öğrencilerimin cevaplayabileceği soruları onlara sorardım. Cevap verince morallerini yükseldiğini görmek beni mutlu ederdi. Demek ki sınıfta öğretmenlikle yazarlık aynı olmuyor, olamıyor. Örneğin siz kısa cümlelerden hoşlanıyorsunuz. Bağ bahçe işlerinden. Suların şırıl şırıl akmasından, güneş ışıklarının yaprakları yalamasından falan filan. Ama öteki? Hamasetten, güncel gündemin üzerine şal örtmekten vb. Ya öteki? Onu ne sen sor ne ben söyleyeyim… Dedik ya yazarlık zor. Ancak yazarlarımız kolayını bulmuşlar. Onlar Sabahattin gibi öğretmenlikte kalacak kadar saf değiller ya. Kimileri ekonomi üzerine yazıyor, kimileri fukaralık, kimileri spor vb. hatta hatta daha da ayrıntıya giriyorlar. Örneğin Tabzonspor muhabiri. Başka takımları es geçiyor. Ayrıca Şenol Güneşten yana olanlar, olmayanlar diye ayrılıyor. Şenol Güneşten yana olanlar da yaşına hürmeten onun yanında olanlar olmayanlar…

Zamanımızı boşa harcadık dedik; ama en azından Sabahattin Gencal’ın kitaplarının neden okunmadığını anladık. Günaydın! Demeyiniz. Öyle her kesime hele de öğretmencilik yaparak yazmanın iyi olmadığı duymuştum; ama şimdi yaşayarak öğrendim. Ne zaman mı duymuştum? Tahminen 1958 veya 59 yılında rahmetli Çetin Altan yazmıştı. “Her kesime hitap ancak ilahi kitaplarda olur…” diye. Neyse zararın neresinden dönersek kârdır.

Sözün özü, her zaman söylediğimiz gibi ya da şöyle tumturaklı yazalım Sabahattin Gencal’ın söylediği gibi “Bir yazı, okuyucuda yeni fikirler doğurursa ona yazı derim ben.

Altan da sık sık “Anlatabiliyor muyum?” diye tekrarlardı.

Kısaca efendim, balans ayarları bozuk, hem de öyle böyle değil. Eee bozuk olmuşsa ne olur? Onu kamyon şoförlerine sorun.

Kazasız belâsız günler geçirmemizi Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim. Ben ancak niyaz edebiliyorum ama sizler dikkat edin. Sizler de saniye geçirmeden kamyondan…

Sabahattin Gencal,

Çekmeköy-İstanbul, 06.01.2025

 

 

 

 

 

2 yorum:

  1. Merhabalar Hocam.
    Güzel ve keyifli bir sabah yazısı okudum. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Çevrimiçi ve çevrimdışı kavramları ile çok karşılıyoruz. Söz konusu kavramları İngilizce lisanı ile daha net anlıyoruz. Neden derseniz? Daha bu kavramlar Türkçeleşmeden biz onları İngilizcesi ile tanıdık ve hafızamızda öyle kaldı.
    Balans ayarı, yaşamımıza da uygun bir dengeyi sürdürme olarak intikal etmiş, yani yerleşmiş. Aslında güzel bir benzetme. Tabi asıl balansın ne olduğunu bilenler için.
    Keyifli bir sabah yazısıydı. Kaleminize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla birlikte hayırlı günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Recep Bey kardeşim.
      Her zamanki gibi yorumlarınızla motive ediyorsunuz beni. Sağ olun var olun.
      hayırlı günler dileğiyle selâm ve sevgiler...

      Sil