AÇIKLAMA
Doğrusu, yayınladığım kitapları yeniden okuma fırsatım yok. Ancak bu
aralar kitap yazmaya birkaç hafta ara verdiğim için yayınladığım kitapları
okumaya başladım. Bunlardan bazı alıntılar yapıyorum. Tabii yazdıklarımın
hiçbirinin miadı dolmadı. Ancak bugüne göre yorumlamak gerek.
Şimdi 2016’da yazdığım aşağıdaki yazıyı yayınlıyorum. Çorbayı taşırmam
bizi öyle korkuttu ki ev yanar, mahalle yanar dedik. Bir İstanbul yanar,
Türkiye yanar demediğimiz kalmıştı.
Ya şimdi sabırlar taşan da ne yanar?
Siz
Hiç Çorbayı Taşırdınız Mı?
Çorbayı taşırdım. Hem de ustalaştığımı sandığım bir
anda. Meğer ustalaşmam için 40 fırın ekmek yemem gerekmiş.
Hemen konuya gireyim:
Hafif bir gribal durumum olduğu için evden çıkamadım.
Laboratuvara girmek ve bir güzel, bir leziz, bir nefis çorba yapmak geldi
içimden. İçimden geldiğini yaptım. İşler iyi gidiyordu. Taki bir telefon gelene
kadar. Telefonların bulunduğu odaya geldim.
Demek ki kendimi konuşmaya kaptırmışım. Mutfağa dönünce çorbanın
taşmakta olduğunu gördüm…
Eee, çorbayı taşıran ortalığı temizler. Temizlik
yaparken düşündüm:
Kendimi acemi sandığım dönemde hiçbir şey
taşırmamıştım. Ustalaştığımı sandığım dönemlerde vukuatlarım çoğalıyor.
Geçenlerde ocağı söndürmeyi belli bir müddet
unuttum. Oğlum Fuat; “Aman babacığım,
Allah korusun yangın olur.” dedi. Büyük kazadan atlattık. Kendimiz,
komşularımız, mahallemiz kül olurduk. Bunun söylenmesi bile sıkıntı veriyor
değil mi? Peki, büyük ustaların sebep olabileceği yangınlara ne demeli? Bu
soruya “pas” deyip çorba meselesine geçelim.
Ortalığı temizlerken, bu çorba meselesini paylaşmaya
karar verdim. Bunun paylaşılacak bir yanı yok demeyiniz lütfen. Öyle bir
sihirli cümle buldum ki, söylediğimi deneyince hak vereceksiniz.
Birisi size, “Bu Fetö konusunda ne düşünüyorsunuz?”
diye sordu diyelim. Cevabınız hazır:
- “Siz hiç çorbayı taşırdınız mı?”
Tabii, ses tonunuzu, jest ve mimiklerinizi soruyu
sorana göre ayarlayacaksınız. Bir de
gizemli hava verirseniz daha iyi olur.
Soru soranlar, genellikle kendi düşündüğünü teyit
ettirmek ister veya bir yere kanalize etme çabası güder.
- “Siz hiç çorbayı taşırdınız mı?” cevabı onu tatmin
etmese de düşündürür.
Bir başka biri de Fetö Araştırma Komisyonu hakkında
bir soru sordu diyelim. Yine o başka birinin hal ve gidişine göre poz vererek,
- “Siz hiç çorbayı taşırdınız mı?” deyiverin.
Örnekleri çoğaltabilirsiniz: Suriye meselesi, Musul meselesi… Mesele mi yok bil
umum meselelerde sihirli cevap:
- “Siz hiç çorbayı taşırdınız mı?”
“Ammada yaptın.” demeyin. Ben bir fıkradan/ hikâyeden
esinlenmiştim, çorbanın taşması bir sebep oldu. Sonuçta da işte bu yazı çıktı
ortaya.
Denemesi bedava.
Diyeceksiniz ki, söylediğinizi hiç denediniz mi?
- “Siz hiç çorbayı taşırdınız mı?”
Çekmeköy-İstanbul, 15 Ekim 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder