TAZE BİR BAŞLANGIÇ İÇİN
DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUZ
Henüz
daha 82 yaşında olmama rağmen maalesef ihtiyarlık -ihtiyarlık demeyelim de
yaşlılık diyelim- evet yaşlılık belirtileri görülmeye başladı bende. Hamt olsun,
şikâyet etmiyorum. Sadece durum tespiti yapıyorum:
Bütün
beden fonksiyonlarımda azalma var. Görme, işitme, koku alma, tat alma, dokunma
vb. Eee azalmışsa kıyamet mi kopar? İstanbul’un
içme sularını saklayan baraj sularının seviyesi düştü diye kaç kişi üzülüyor.
Zamanla seviye yükselir inşallah. Tabii bunların
inşallahla maşallahla olacak iş olmadığını bilmiyor değiliz. Öylesine oturup
fonksiyonlarımın azalmasını, kaslarımın zayıflamasını seyredecek de değilim
herhalde…
Bir
de beyin fonksiyonları konusu var ki bu konu çok ilginç. Bu fonksiyonlar siz
yaşlandık demediğiniz sürece yaşlanmazmış. Daha yeni yeni keşfediliyor beyin.
Beyin hücrelerinin yenilenmediğini sanıyorduk meğer onlar da yenileniyor. Yani umut
varız.
Daha
düne kadar, unuttum, unutuyorum falan filân deyiveriyorduk. Ne unutması, eğer
kaydedilmişse hiçbir şey unutulmazmış. Ne var ki geri çağırma eyleminde
aksaklıklar olabiliyormuş. (Siz en iyisi Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın’ın
videolarına ve kitaplarına bakıveriniz.)
Doğrusunu
söylemek gerekirse beynimizin yenilenmeye ve güncellenmeye ihtiyacı vardır. Bu
işlem motorun rektifiye edilmesi gibi mi oluyor? Benzer gibi görülmekle beraber
zannettiğimiz gibi değil. Beyin namütenahi/ucu bucağı olmayan/sınırsız bir konu.
Uzatmayalım.
Dünyaya “salih amel yapmak” üzere gönderildik. Amacımızı gerçekleştirmek için
çalıştığımız konuları OKU, ANLA, UYGULA/YAŞA, PAYLAŞ ilkesiyle değerlendirdik. Bu kavramlardan biri
eksik olursa amaca ulaşılamaz. Örneğin “paylaşma “olmazsa bütün emek boşuna
oluyor…
Kendimizden
örneklerle çalışmamıza devam edelim.
Okumayı
tam olarak öğrendiğimizi söyleyemeyiz. Örneğin -ilkokul çocuklarına verilen- medya
okuryazarlığını bile tam olarak yok bizde. Siyasetçileri okuyabilme becerisi de
yok. Aslında siyasetçi de yok bizde. Böyle toptan yok saymak doğru değil. Onun
için istisnalar hariç demeyi unutmayalım.
Anlama
yeteneğimiz de eskisi gibi değil. Kısa bir müddet sonra unutuyoruz.
Yaşama
konusu da büyük ölçüde “anlamaya” bağlıdır. Allah’a şükür anlayabildiklerimizi
uygulayabiliyoruz. Ancak paylaşmamız olmuyor, olamıyor. Neden mi?
Yukarıda
da az çok belirttiğimiz gibi beden sağlığımız nedeniyle topluma giremiyoruz.
Teknik bakımından gelişememiş olmamız dolayısıyla da gerek bloglarda gerekse
sosyal medyada etkimiz olamamaktadır.
İşte
sorun bu:
NİYE
ETKİLİ VE VERİMLİ OLAMIYORUZ? BU KONUDA BİR FİKİR GELİŞTİREN VAR MI?
Etkili
derken yanlış anlaşılmasın. Bugüne kadar çocuklarım dahil hiç kimseyi etkilemeye ve yönlendirmeye
kalkmadım. (Geçenlerde, bir vesileyle
dedim ki, “şimdiye kadar çocuklarım, eşim, kardeşim vb. dahil hiç kimseye şu
partiye oy verin demediğim gibi, ben şu partiye oy vereceğim de demedim.” Oğlum Fuat, demediniz ama belli ettiniz,
deyiverdi. Evet, “Yalan söyleyenlere, hazine mallarını peşkeş çekenlere,
yolsuzluk, hırsızlık yapanlara, adam kayıranlara, hak hukuk tanımayanlara vb.
oy vermek vebal altına girmektir.” demişimdir. Şimdi de derim. Allah ömür
verirse yarın da demeye çalışırım. Kısaca doğruları açıklamak bizim görevimizdir.
Açıklamazsak bazıları gibi oluruz ki Allah göstermesin. Açıkçası hiçbir Allah’ın
kulunu şartlandırmayı düşünmeyiz. Tebliğ ve bilgilendirme yeterlidir. Onu cüzi
iradesiyle baş başa bırakmak gerekir. Öyle ya Allah bile cüzi iradeye
karışmıyor haşa biz mi karışacağız.
Salih
amellerimizi yayın yoluyla nasıl yapabileceğimiz konusunda zerre miskal
düşüncesi olan varsa bildirmelerini diliyorum. Önemli önemsiz, uygun uygun
değil vb. düşünmeden fikirlerinizi YORUM YOLUYLA VEYA BAŞKA BİR KANALLA bildirirseniz
memnun olacağım. Dedim ya yeteneklerimizin kayboluşunu, zayıflamasını oturup
seyredecek değiliz…
Bir
gazetenin sloganı nasıldı? Güneş her gün yeniden doğar. Her gün yeni bir
gündür. Google’da da “Her sabah dünya yeniden kurulur... Her sabah taze bir
başlangıçtır…” ifadesini ve benzer ifadeler buldum. Bu ifadeler de doğrusu daha
çok yüreklendirdi beni. “Genç demek genç fikirli demektir.” (Atatürk). Genç fikirli olarak 2025’te Allah (cc) izin
ederse TAZE BİR BAŞLANGIÇ YAPMAK İSTİYORUM. Başlangıcımızın iyi olması
konusunda düşüncelerinizi ve desteklerinizi bekliyoruz.
İyi
günler dileğiyle.
Sabahattin
GENCAL,
Çekmeköy-İstanbul, 19.01.2025
Merhabalar Sayın Hocam.
YanıtlaSilBen de sizin arkanızdan geliyorum. Gerçi aramızda on iki sene var, ama ben bu aralar çok hırpalandım ve hala da tedavilerim devam ediyor.
Sayın hocam siz yazınızda da bahsetmişsiniz ya, güneş her gün yeniden doğar, her sabah taze bir başlangıç deyip ardından da vira-bismillah deyip kalemi alıp başlayacaksınız eskisi gibi yazmaya. Yazabildiğiniz kadar, olduğu kadar olur bu iş. Bu işin uzmanı zaten sizsiniz, size kim yol gösterebilir ki bu konuda? Siz kendi kendinize yeten kalemlerden ve gönüllerden birisisiniz zaten!
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey Kardeşim,
SilÖnce geçmiş olsun derken şifalar dilerim.
Ah keşke dediğiniz gibi kendi kendime yetebilsem. Kendi kendime yetmediğim gibi, kendi kendine yeten kalemlerin ve gönüllerin de fazla olmadığını düşünüyorum.
Bu arada şunu da sorayım:
İki blog hesabım vardı. Google bir şey tavsiye etti. Uygun buldum. Bu kez bir hesabım diğerine farklı kişi oldu. Örneğin bu yazdığım yorumu yayınla dedikten bir müddet sonra okuyacağım ve diğer yorumlar gibi yayınla dedikten sonra yayınlanacak. Ayrıca diğer hesabımla takipte olduğum sitelerde de profilimi göremiyorum. Kısaca teknik bilgi bakımından o kadar geriledim ki sorunu bile anlatamıyorum. Daha neler neler. Eskiden araştırma motorlarına açabiliyordum şimdi komşulara bile kapalı oldum. Dağ başındaki bir site gibi. haliyle okuyucuyla da buluşamıyor site. Bütün bunlar bir yana ilerlemek şöyle dursun, neden gerilediğimi de merak eder oldum... İşte böyleyken yazmaya devam ediyorum. Selâm ve sevgiler...
Sayın Hocam,
YanıtlaSilHer zaman yorum yazamasam da, zamanım ve aile bütünlüğü içinde sağlığımız elverdiği sürece, Okuma Listesinde yer alan yazıları okumaya çalışıyorum.
Son günlerde bloglarda yeni düzenlemeler yapılıyor. Yaşadıkça öğrenme hiç bitmiyor. Uyum sağlama gayretiniz takdire değer gerçekten. Lütfen yazmaya devam edin.
Ama çağımız iletişim çağı. Bilgisayarlarla büyümeyen bizlerin biraz geriden izlemesi çok doğal. Ancak gençler her konuda biraz aceleci ve sabırsız davranabiliyorlar. Onlar da yaşayarak tanıyacak-öğrenecek ve uygulayacaklar.
Paylaşmak... Nasıl ve kimlerle- hangi güvenilir ortamlarda olabilir ? Bilimin, aklın ve sağduyunun ışığında yol almalarını diliyoruz.
Saygıyla.
Çok teşekkür ederim Hocahanım,
SilTabii gençlerle yarışamayız. Ancak az da olsa her gün ilerleyecek yerde geriliyorum. Önceden yapabildiklerimi yapamıyorum artık. Ama, dediğiniz gibi her şeye rağmen yazmaya devam edebilirim inşallah.
Bugün ne tarafa baksak güvenimiz sarsılıyor. Demek ki paylaşma isteğimiz arzu ettiğimiz gibi olamayacak. Yine da sağlık olsun.
Hayırlı günler dileğiyle saygılar...