17.10.24

Recep Bakır / İslam Dininde Kul Hakkı-1

 

İSLAM DİNİNDE KUL HAKKI


-I-

“İslam dininde kul hakları neleri kapsar?” diye bir soru soracak olursak ve bu konuda bir araştırma yapmayı düşünürsek aklımıza ilk gelenler şu haklardır diyebiliriz:

Kul Hakkı Nedir?

 Bir kulun başka bir kul üzerinde olduğu haktır. Kul hakkının vebali yüce Allah katında oldukça fazladır. Cenab-ı Hak kul hakkı için "Benim yanıma her şey ile gelin affederim. Fakat kul hakkı ile gelmeyin, onu ben değil, kulum affeder. " demiştir.

Allah'ın bu günahı bağışlayabilmesi için hakkı yenen kula danışacağı bilinmektedir. Eğer hakkı yenen hak sahibi kişiyi bağışlamazsa Allah bu günahı affetmeyecektir. Cenab-ı Hak her insana bir takım haklar tanımıştır. İnsanların birbirleri üzerinde hakları bulunmaktadır. Bir kimse bir kimsenin hakkını yer, malını çalar, hırsızlık yapar ise büyük vebali olan kul hakkını işlemiş olur.

Kul hakkı pek çok sebebe bağlı olarak işlenebilir. Dolayısıyla bir kişinin istenmediği bir şey yapması, onu alay etmek, küçük düşürmek, başkasının yanında aşağılamak, rencide etmekte bir kul hakkıdır. Bunun helalliği ise hakkı yenen ve hak yiyen kişi arasında olacaktır. Başka biri bu günahı bağışlayamaz. Helallik alma şartı aranmaktadır.

Kul hakkı; insanın can, mal ve namus gibi dokunulmazlıklarını korumaya yönelik ortaya çıkan haklar ile Cana kıymak, hırsızlık yapmak, gıybet etmek, yalan söylemek, borç takmak, iftira etmek, küfürlü söz söylemek vs. haklar karşımıza çıkar.

Bu haklara saygı göstermemek kul haklarına girer diyebiliriz. Hatta burada bu saygısızlığı yapanların zalimce davranış gösterdiklerini, mazlumun hakkını gasp ettiklerini de söyleyebiliriz. Böylesi davranışlar kul hakkına girer ve dinimize göre de günah kabul edilir.

***

Diyanete Göre Neler Kul Hakkına Girer?

Hak ihlali; hakaret etme, küfür etmek, yalan söylemek,  gıybet etmek, iftira atmak, alay eylemek, rencide etme gibi insanın onur ve haysiyetine zarar veriyorsa bu durumda yapılması gereken, ortaya çıkan zararın ve mağduriyetin giderilmesi için bu davranışlara sebep olan hak sahibiyle helalleşmesi zorunluluktur.

DİB Din İşleri Yüksek Kurulunun1   “HAKLAR VE SORUMLULUKLAR /  İnsan Hakları ve Kul Hakkı / Kul hakkının önemi nedir ve ihlali durumunda nasıl ödenir?” konulu açıklamasından özetle;

“ İslâm’ın üzerinde hassasiyetle durduğu temel kavramlardan birisi hak kavramıdır. İslâm, bütün canlılara ait hakları ayrıntılı bir şekilde tespit ve tarif edip sınırlarını belirledikten sonra her bir hak sahibine hakkının verilmesini emretmiş; hak ihlali (saygısızlığı)  anlamına gelecek her türlü davranışı da yasaklamıştır. Bu hakların başında kul hakkı gelmektedir.

Nitekim Allah Teâlâ insanoğlunu en güzel biçimde yaratmış ve mükerrem ( kıymetli ) kılmıştır.

Kutsal Kitabımız KURAN-I KERİM ‘de; Bazı surelerde bulun konu ile ilgili ayetler:

1- (İsrâ süresi 17/70. Ayetinde mealen “ Andolsun biz Ademoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık

Yine Tîn Süresi 95/4. Ayetinde mealen “Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır “ denilmektedir.

Bundan dolayı İslâm’da ırkı, rengi, cinsiyeti, dili, dini, konumu ne olursa olsun insanların hakları dikkate alınmış ve gözetilmiştir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) veda hutbesinde; “Ey insanlar! Sizin canlarınız, mallarınız ırz ve namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar dokunulmazdır.” Buyurmuştur.2

Kul haklarını ihlal eden kişinin ahirette hüsrana uğrayacağını haber vermiştir.3

Dolayısıyla İslâm’da kul haklarına riâyet (saygı), İslâm’ı anlama ve özümseme göstergelerinden olup dünya ve ahiret saadetine ulaştıran temel vesilelerden ( sebeplerden ) birisidir.

Kul hakkının ihlali ( kurala uymama ) durumunda; haksızlığın yapılan tarafından  gecikmeden giderilmesi, hak sahibi ile helalleşilmesi ve bu günahtan tövbe istiğfar edilmesi gerekir.

Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kim din kardeşinin şeref, onur ve haysiyetine veya malına yönelik bir haksızlık yapmışsa altın ve gümüşün fayda vermeyeceği kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Aksi takdirde yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınarak hak sahibine verilir. Şâyet sevabı yoksa hakkına girdiği kişinin günahlarından alınarak kendisine yüklenir”4

Mallarla ilgili kul hakkı ihlali durumunda; mevcutsa söz konusu malın kendisi, yoksa bedeli hak sahibine verilmelidir. Hak sahibinin hayatta olmaması hâlinde ise mirasçılarına teslim edilmelidir. Malın sahibi bilinmiyor veya kendisine ulaşmak mümkün olmuyorsa söz konusu mal veya bedeli hak sahibi adına fakirlere ya da hayır kurumlarına verilmelidir. Ayrıca yapılan bu hatadan dolayı samimi bir şekilde tövbe edip Allah’tan af ve mağfiret dilenmelidir.

Hak ihlali; hakaret etme, küfür etme, yalan söyleme, gıybet etme, iftira atma, alay eyleme, istihza, rencide etme gibi insanın onur ve haysiyetine yönelikse bu durumda yapılması gereken, ortaya çıkan zarar ve mağduriyeti gidermek ve hak sahibiyle helalleşmektir. Buna imkân bulunmadığı durumlarda ise samimi bir tövbeden sonra hak sahibine hayır dua edilmeli, onun namına hayır hasenat (Yararlı, iyi, güzel işler)  yapılarak bu vebalden (Günah ) kurtulmaya çalışılmalıdır. Bu şekilde bir yol izlemenin manevî içerikli kul haklarına keffaret (kusur ve günahı örtmek)  olabileceği bazı âlimler tarafından dile getirilmiştir.5  


                                                                     Devamı Yarın

      1       3    4     5

_________________________

(1) Din İşleri Yüksek Kurulu 11 01.2023 No: 5 nolu kararı

(2) Buhari,Hac 132 (1739,1741)

(3) Müslim Birr 59 (2581)

(4) Buhari, Mezalim, 10 (2449)

(5) İbn Teymiyye,el Fetava’l-Kübra, 1/113

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder