İSLAM DİNİNDE KUL HAKKI
-V-
KUL HAKKI NASIL ÖDENİR?
Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- üzerinde
kul hakkı bulunan kişilerin, hak sahibi olan mazlumlardan helallik almalarını
öğütlemiştir. Bunun yapılmaması durumunda hesap gününde haksızlık yapan kişinin
salih amellerinin, haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verileceğini,
eğer verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahlarının zâlime
yükleneceğini belirtir (Buhârî, Mezâlim, 10). Yine Peygamberimiz (s.a.s.),
imkânı olduğu halde zamanı gelmiş bir borcu ödemeyenlerin kul hakkını ihlal
ettiğini şöyle ifade eder: “Ödeme gücü olan zengin kişinin, ödemeyi
ertelemesi zulümdür.” (Buhârî, Havâle, 1)
Görüldüğü üzere kul hakkı, kişinin Cennet ya da
Cehennem’e gidişinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır. Allah’ın
huzuruna kul hakkı ile çıkmanın, çok ağır bir vebâli vardır. Çünkü böyle bir
günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına
bağlanmıştır. Hak sahibi, hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe,
Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir. Çünkü ilâhî adalet, bunu
gerektirir. Veda hutbesinde Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- “Ey
insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız, Rabbinize
kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır).” (Buhârî,
Hacc, 132) buyurmuştur.
Buna göre, gasp, hırsızlık veya izinsiz alma gibi
yollarla elde edilen haram para veya mal, sahipleri biliniyor ise kendilerine
yahut mirasçılarına, bilinmiyor ise fakirlere veya hayır kurumlarına onların
namına sadaka olarak verilmelidir. Ayrıca, yapılan bu kusurlardan dolayı da Allah’tan
af ve mağfiret dilenmelidir.
Mal ya da darp gibi şeylerle ilgili olmayan gıybet,
bühtan gibi hak ihlallerinde en doğrusu, hak sahibine durumu anlatıp
helalleşmek olmakla beraber, her zaman bu şartı yerine getirmek mümkün
olmadığından ya da insanlar bundan çekindiklerinden, kendi adına tövbe edip,
hak sahibi namına da istiğfar etmek, dua etmek ya da hayır hasenat yaparak
sevabını ona bağışlamak, bu tür hak ihlallerine keffaret olur (İbn Teymiyye,
el-Fetâva’l-Kübrâ, I, 113).
HAZIRLAYAN:
RECEP BAKIR, (Emekli Eğitimci), Derince, 08. 09. 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder